'Siyasilerde dolaylı af kapsamına alınsın'

'Siyasilerde dolaylı af kapsamına alınsın'

AKP hükümetinin üzerinde çalıştığı infaz paketinin kapsamına 'terör' suçlularının da alınması için yapılan çağrılara bir yenisi daha eklenidi.

Türkiye şu ana kadar 21 can alan, 947 kişiyle de enfekte olan ve ölü sayısının her geçen gün artacağı endişelerini de beraberinde getiren koronavirüs salgını, cezaevlerini de tehdit etmeye devam ediyor.

Cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlünün bulunması, sayının 300 bini aşması gözleri yeni infaz paketine çevirdi.

Uzmanlar, pakete 'terör' suçlarının da alınması gerektiğini ve böylelikle 'dolaylı bir af' paketinin devreye sokulmasının elzem olduğunu belirtti.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Alican Uludağ'ın haberine göre, bombalama gibi eylemlere başvurarak şiddet yöntemlerini kullananlar ile düşünce suçlularının birbirinden ayrılarak, ikinci grubun da infaz paketine dahil edilerek tahliye edilmelerinin önünün açılması gerektiği kaydedildi.

Bu açıdan hukukçular, cezaevinde tutulan eski milletvekilleri, gazeteciler ile avukatlara işaret ederken, "Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır" yorumunu yaptı.

Virüsün yayılma hızı ve ölümler, dolaylı af beklentisini de artırırken, terör, cinsel suçlar ile adam öldürme suçlarının kapsam dışında tutulacağı öngörülüyor.

Paketin içeriği haftaya netleşecek.

En az 100 bin mahkumun yararlanacağı ifade edilen infaz paketiyle ilgili, İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan, terörle mücadele tanımının genişliğine dikkat çekti ve ekledi:

"En son sizin yazarlarınız ve OdaTV yazarları bu nedenle tutuklandı. Sadece siyasi düşünceleri nedeniyle ifade özgürlüklerini kullandıkları için gazetecilerde olduğu gibi insanlar terörle suçlanıyor” dedi. Türkdoğan, suç tipinde yapılacak tartışmada bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar ile düşüncesinden dolayı içeride olanların ayrılması gerektiğini kaydetti. Tutuklu eski milletvekilleri, belediye başkanları, Selahattin Demirtaş, gazeteciler, Osman Kavala ile Selçuk Kozağaçlı ve diğer tutuklu avukatlara işaret eden Türkdoğan, bu kişilerin mevcut Terörle Mücadele Yasası’ndaki yanlış tanım nedeniyle içeride olduklarını anımsattı. Türkdoğan, “Hırsızlık yapan kişi 4 yıl alıyor. Yatarı 2 yıl. 2 yıla inince de denetimli serbeslik kapsamında bir gün kapalıda kaldıktan sonra açık cezaevine gönderiliyor. Orada da ertesi günü tahliye ediliyor. Gazeteciler, düşünce suçluları dışarı çıkamıyor ama hırsızlık suçluları rahatça infazdan yararlanabiliyor. Şartla tahliye süreleri eşitlenmeli, kimse arasında ayrım yapılmamalı."

Antalya Baro Başkanı Polat Balkan, ise paketin kapsamının genişletilmesini istedi ve ekledi:

"Bu nedenle infaz ara verme, özel infaz rejimleri gibi yöntemlerle hemen çözüm üretilmelidir. Bu yapılırken de yapılan düzenlemelerden herkesin eşit bir şekilde yararlanması gerekir; çünkü, biz biliyoruz ki, insanlar düşüncelerini ifade ettikleri, tweet attıkları, konuştukları ve yazdıkları için, keyfi gerekçelerle cezaevlerine atıldılar. Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır."