Suriye'de Türkiye'nin elinde kalan saatli bomba

2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşı, büyük güçlerin ve Türkiye'nin de dahil olmasıyla uzadıkça uzadı ve dokuzuncu yılına girmek üzere.

Suriye'de Türkiye'nin elinde kalan saatli bomba

2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşı, büyük güçlerin ve Türkiye'nin de dahil olmasıyla uzadıkça uzadı ve dokuzuncu yılına girmek üzere.

Tam savaşın sona erdiğine dair bir parça umut yeşerirken, ABD'nin, Rusya'nın ya da Türkiye'nin bir hamlesiyle taşlar yeniden yerinden oynuyor ve savaşın sönmeye yüz tutan ateşi yeniden kıvılcımlar saçıyor etrafa.

Peki dokuz yıla yaklaşan bu savaşta Türkiye ne kazandı ne kaybetti?

Gazeteci Hediye Levent'e göre, sekiz yılın sonunda Türkiye'nin elinde beş milyona yakın mülteci, 'Milli Ordu' olarak nitelendirilen ancak cihatçı artıkları ile dolu, bir nevi saatli bomba olan ve Türkiye'nin Suriye'ye yönelik operasyonlarından 'koçbaşı' gibi kullandığı, savaş suçu işlemekle itham edilen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile, uluslararası arenada büyük bir yalnızlaşma kaldı.

Türkiye ile Rusya arasında, 22 Ekim'de Soçi'de varılan 'Kuzey Suriye anlaşması'nı değerlendiren Levent, bundan sonraki süreçte, Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğü ile ilgili daha dikkatli ve hassas olmaya zorlanabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Suriye toprakları olan Afrin ve Azez'deki varlığının, 'Suriye'nin toprak bütünlüğünü tanıyoruz' yaklaşımını boşa düşürdüğüne değinen Levent, "Türkiye niye Suriye Milli Ordusu’nu destekliyor? Suriye’de rejim değiştirmeyi mi hedefliyor? Türkiye’nin Suriye’deki manevra alanı artık daralmıştır. Özellikle son dönemlerde ABD ve Rusya’yı birbirlerine karşı koz olarak kullanarak, varlığını bugüne kadar getirdi. Ama artık hat çevirecek alan kalmadı. Türkiye, Şam ile görüşmek zorundaydı. Soçi’de yapılan anlaşma çerçevesinde bu süreç başladı. Başlamasaydı sahadaki gelişmeler belki çok daha ağır şartlarda Şam’la görüşmeye mecbur edebilirdi" yorumunu yaptı.

ÖSO'nun 30 bileşeninden 17'sinin Rusya tarafından terörist sayıldığına işaret eden Levent, "Diğer taraftan Türkiye’nin terörist saydığı YPG’yi Rusya ve Şam rejimi terörist saymıyor. Yani kimin terörist olup kimin terörist olmadığı gibi bir durumu var. Bu durum önümüzdeki günlerde sahadaki siyasi pazarlıkla devam edecek" ifadelerini kullandı.

Levent, Türkiye açısından Suriye'deki iç savaştan geriye kalanlarla ilgili de şu yorumu yaptı:

"Türkiye’nin elinde binlerce mensubu olan bir ‘Milli Ordu’ ve 5 milyona yakın mülteci kaldı. Korkunç bir şekilde yalnızlaşan bir Türkiye var. Artık günümüzde Trump’ın bir Tweet ile bir gecede bilmem kaç milyon dolar borcumuzun arttığı kırılgan bir ekonomisi olan bir ülke kaldı. Suriye sahasına dönecek olursak bu süreç, ‘Rejim değiştirmek birkaç hafta sürer. Ondan sonra her şey yoluna girecek’ şeklinde başladı.

Ancak en nihayetinde Türkiye Suriye’de atacağı adımlar konusunda Rusya’ya bağımlı hale geldi. İşin daha da trajiği Türkiye 900 kilometre sınırı olan Suriye ile artık Rusya’nın çerçevesini, içeriğini belirlediği bir formatta ilişkilerini başlatacak. Bunlar göz önüne alınınca bir kazanım elde etti demek doğru olmaz."

Mezopotamya Ajansı