Türkiye'den BM'nin 'Libya' iddialarına yanıt

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi raporuna göre Türkiye'nin Libya'ya Suriye'den çocuk savaşçı götürdüğü iddia edildi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynakları da, "Bunlar tamamen asılsız, hiçbir somut dayanağı olmayan iddialardır” açıklamasını yaptı.

Türkiye'den BM'nin 'Libya' iddialarına yanıt

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin oluşturduğu Libya Veri Toplama Misyonu'nun 2016'dan bu yana yaşanan insan hakları ihlâllerini araştırdığı raporu yayımlandı.

Raporda, Libya'daki iç savaşta Suriyeli çocuk savaşçıların da kullanıldığı ve Türkiye'nin bu "çocuk savaşçıların Libya'ya götürülüp savaştırılmasında" rol oynadığı iddia edildi.

Söz konusu iddianın yer aldığı satırlarda şu ifadeler kullanıldı:

"2019 sonlarından itibaren elde edilen kanıtlara göre Türkiye, görünüşlerinden açıkça anlaşılacak şekilde 15-18 yaş arasındaki Suriyeli çocukların silah altına alınması ve Ulusal Mutabakat Hükümeti için para karşılığında Libya Ulusal Ordusu'na karşı savaşmasına aracı oldu. Bu çocuk savaşçılar muharip olarak veya güvenlik kuvveti gibi destekleyici görevlerde farklı alanlarda kullanıldı. İtaat etmemeleri halinde çoğu hapse atıldı, bir kısmı da yaralandı."

Dışişleri Bakanlığı kaynakları reddetti

Raporla ilgili BBC Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Dışişleri Bakanlığı'ndan Türk diplomatik kaynaklar ise iddiaları reddetti.

Kaynaklar, "Bunlar tamamen asılsız, hiçbir somut dayanağı olmayan iddialardır. Bu tür dayanaksız iddiaların raporda nasıl yer aldığını esasen sorgulamak gerekir. Oysa, Veri Toplama Misyonu'nun Libya sathında araştırması gereken ve beklenen onlarca işlenmiş somut savaş suçu, toplu mezarlar ve insan hakları ihlalleri vardır. Misyonun çalışmalarının ve raporun asıl bunlara ne kadar odaklandığına bakmakta fayda bulunmaktadır” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin BM Temsilcisinden açıklama

Öte yandan Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sadık Arslan da, Libya Bağımsız Araştırma Misyonunun açıkladığı raporda Türkiye'ye yönelik suçlamaları "mesnetsiz ve maksatlı" diye tanımlayarak tepki gösterdi.

Büyükelçi Arslan, Haziran 2020'de Halife Hafter'e bağlı milislerden alınan Terhune kentinde ortaya çıkan toplu mezarlardan bahseden, "Misyonun raporunun başta Terhune'de olmak üzere işlenen ciddi savaş suçlarına ve insanlığa karşı suçlara daha fazla odaklanması bekleniyordu" dedi.

Büyükelçi Arslan, şunları kaydetti:

"Siyasi süreçten bahsedebiliyorsak ve Libyalılar bugün seçimlere hazırlanıyorlarsa bu, sahadaki dengeleri kuran ve içinde bulunduğumuz sakin dönemi başlatan çabalarımız sayesindedir. Bu gerçeğe rağmen raporda, 'sadece insanların dış görünüşüne' dayalı dahi olsa bazı mesnetsiz iddialarla Türkiye'yi suçlamaya yönelik maksatlı ama zayıf (inandırıcı olmayan) bir girişim görüyoruz."

Libya'da "aleni bir şekilde işlenen insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarının" hiçbirinin raporda hak ettiği yeri bulamadığını belirten Arslan, "Bu, düzeltilmesi gereken önemli bir kusurdur" ifadesini kullandı.

Ne olmuştu?

2020'de oluşturulan misyonun üyeleri, incelemelerinin sonunda Ağustos ayında Trablus'a giderek üst düzey Libyalı görevlilerle görüştü.

Bu hafta da rapora son şeklini verdi. Türkiye, Kasım 2019'da henüz iç savaş sürerken, yakın ilişki içinde olduğu Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle (UMH) savunma anlaşması imzalamış ve Türk askerleri eğitim ve danışmanlık görevleri için Libya'ya gitmişti.

UMH, kendisine karşı savaşan ve Trablus'u kuşatan, Libya'nın doğu ve güneyini kontrol eden General Halife Hafter'in Libya Ulusal Ordusu'na karşı savaşıyordu.

2020'nin başında savaşın yoğunlaştığı dönemde Türkiye destekli Suriyeli savaşçıların Libya'ya giderek Hafter'e karşı savaştığına dair haberler çıkmıştı.

Bağımsız Araştırma Misyonunun açıkladığı raporda, Libya'da çatışan tüm tarafların, yabancı savaşçıların ve üçüncü ülkelerin insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlemiş olabileceği kaydedilmişti.

Bağımsız Araştırma Misyonu, Fas'tan eski Adalet Bakanı Muhammed Ucar, Jamaika'dan hukukçu Tracy Robinson ve Zambiya asıllı İngiliz insan hakları uzmanı Chaloka Beyani'den oluşuyor.