Duran Kalkan: Kürt siyasetinin barışçıl söylemleri PKK çizgisini esnetti

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, PKK’nin 41. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle ANF’nin sorularını yanıtladı. Türk devletinin yüz yıldır soykırım ve asimilasyonla birlikte demografiyi değiştirdiğini hatırlatan Kalkan, “Kürtleri Kürdistan’dan çıkarıyor, Türki toplulukları getiriyor. Kürdistan yerkürenin cennetidir. Cenneti bırakıp sağa-sola savrulmamalıyız” dedi.

Duran Kalkan: Kürt siyasetinin barışçıl söylemleri PKK çizgisini esnetti

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, PKK’nin 41. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle ANF’nin sorularını yanıtladı. Türk devletinin yüz yıldır soykırım ve asimilasyonla birlikte demografiyi değiştirdiğini hatırlatan Kalkan, “Kürtleri Kürdistan’dan çıkarıyor, Türki toplulukları getiriyor. Kürdistan yerkürenin cennetidir. Cenneti bırakıp sağa-sola savrulmamalıyız” dedi.

Dolaylı HDP'nin yürüttüğü politikaları eleştiren Kalkan, Demokratik siyasetin barışçı söylemlerini çok fazla etkili olduğunu, bunun sonucunda da yurtseverlik çizgisinin esnediğini ileri sürdü:

"Bu anlamda toplumun da gerçekleri görüp anlamada, bunun gerektirdiği mücadele yol ve yöntemlerine yönelmede zayıflıklar var. Yurtseverlik çizgimiz bu anlamda esnedi. Demokratik siyasetin meclise dayanan barışçı siyasi söylemleri çok fazla etkili ve egemen oldu. Onu aşamama var. Geçen 10 yıllık süre içerisinde gerçekten de süreçleri doğru anlayıp yürütmede de ciddi sorunlar oldu. 2010’un nasıl geliştiği biliniyor. Esas AKP faşizmi ikinci saldırı hamlesini 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra geliştirdi. Buna karşı 2011-1012’de bir direniş yürüttük. 2013 başında İmralı’da yeni görüşmelerle bu durumu tersine çevirecek PKK’nin strateji değiştirmesini gerektirecek, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünü açacak bir arayış süreci oldu. Newroz’dan itibaren Önder Apo’nun açıklamaları oldu. Belli planlı bir süreç içerisine girilmek istendi. Adına ‘çözüm süreci’ denildi. Önder Apo’nun ifade ettiği gibi bu çözüm süreci Haziran 2013’te bitti."

Türkiye ile PKK arasındaki Çözüm Süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kalkan, "süreci devletin değil, kendilerinin uzattığını" dile getirerek, bunun bir hata olduğunu vurguladı. Kendilerinin anlaşma şartlarına uygun davranmalarına rağmen, AKP yönetiminin askeri hazırlıkları sürdürdüğünü ileri süren Kalkan, gerilla gruplarının çekilmesinin birinci aşamada duraksadığını dile getirdi. Kalkan Çözüm Süreci'nin sona ermesiyle ilgili şu ifadeleri kullandı:

"AKP yönetimi sadece ateşkesi kabul etti ve o süreliğine ordunun fiili saldırılarını durdurdu ama her alanda yoğun olarak askeri hazırlıklarını, savaş hazırlığını yaptı. Komisyonları örgütleme, yasalarda hukuki sistemde demokratik değişimleri gerçekleştirme adımlarını hiç atmadı. Böylece kendisi için gerekli olan ateşkesti, seçimi ona dayanarak kazanmak istiyordu. Sadece onu kabul etti.

Örneğin Temmuz ortasında biz ikinci gerilla grubunu Kuzey’den çekmemiz gerekiyordu fakat Erdoğan yönetimi bu mutabakatın gerektirdiği adımları atmadığı için bizde gerillanın geri çekilmesini durdurduk. Sadece ilk gruplar alanlardan çıkış yaptılar, o da birinci aşamanın gereğiydi. Üç aşamalı bir eylem planı vardı. Dikkat edilirse ikinci aşamaya geçilmedi. İkinci, üçüncü aşama hiç uygulanmadı. Birinci aşamada kalındı.

Ondan öteye süreç bitti ama biz süreci Temmuz 2015’e kadar uzaktık. Biz uzattık, devlet uzatmadı. Bu uzatma aslında Devrimci Halk Savaşı Stratejisi’ne girmeme, onun gerektirdiği mücadeleye yönelmemekti. Sistem içileşme böyle ortaya çıktı. AKP yönetiminin her türlü askeri hazırlık ve saldırısı karşısında yeterince direnç gösterememe, buna hazırlıklı olamama böyle ortaya çıktı."

Zorunlu olarak Cizre, Sur direnişleri

Kürt kamuoyu tarafından büyük bir tepkiyle karşılaşan, kentlerin harabeye çevrilmesine, binlerce Kürt gencinin acımasız bir şekilde katledilmesine sebep olan Hendek Savaşları'nı sahiplenen Kalkan, bu yönlü eleştiri ve tepkileri ciddi sapmalar ve yanılgılar olarak değerlendirdi:

"Temmuz 2015’te topyekun imha saldırısına yöneldiğinde gerekli direnci gösterememe, zorunlu olarak Cizre, Sur direnişlerini geliştirmek durumunda kalmak bu temelde ortaya çıktı. Geçmiş pratik süreç içerisinde de stratejik değişimin gereklerine uygun hareket etmedik. 2013 Newroz’unda demokratik çözüm çağrısına kulaklarımızı kabartıp sahip çıktık, ama AKP yönetimi süreci sona erdirmesine rağmen biz süreci devam ettirmeye çalıştık, tek yanlı sürdürmek istedik. Bu, AKP yönetimine imkan ve fırsat verdi. O da hazırlıklarını yaptı ve işte bu kadar saldırı da bulundu. Geçmiş süreçleri doğru görelim, doğru anlayalım, derslerini iyi çıkartalım. Son anda bazı gerilla güçlerimiz direnmesine rağmen; Cizre, Sur’da en azından faşist saldırganlığı bir yerde kırmak için gerçekten de kahramanlık çizgisinde bir direnişin geliştirmek durumunda olmasına rağmen birçok güç ‘bu da nereden çıktı, niye böyle direniliyor, niye teslim olunmuyor’ diye adeta direnişçilere ithamda bulundu. Bunlar ciddi sapmalar ve savrulmalardı, yanılgılardı. Bu gerçekleri görmemiz lazım."

Kürtlerin demografik bir değişime tabi tutulduğunu dile getiren Kalkan, yerkürenin cenneti olarak tanımladığı Kürdistan'ı bırakıp cehennemde yaşanılmaması gerektiğini ileri sürerek bu durumu şu sözlerle ifade etti:

 Yüz yıldır bu temelde Kürt halk varlığını yok etmek için soykırımcı saldırılar yürütüyor, katliam yapıyor, asimilasyon yapıyor, demografiyi değiştiriyor, her tarafa dünyanın dört bir yanından insanları toplayıp getirip koyuyor ki Kürtler azalsın, başkaları çoğalsın. Kürtleri Kürdistan’dan çıkarıyor İstanbul’a götürüyor, İzmir’e götürüyor, Çukurova’ya götürüyor, Avrupa ve Amerika’ya sürüyor. Kürdistan’a ise Türki topluluklardan getiriyor, Balkanlardan getiriyor, Araplardan getiriyor. Kürdistan’a başkalarını yerleştiriyor, Kürtleri Kürdistan’dan çıkarıyor. “İstanbul en büyük Kürt kenti haline gelmiş” deniliyor. Bu durum iyi değildir, doğru değildir, gelmişse iyi bir şey olmamıştır. Kürdistan bu kadar çorak ve verimsizse niye dünyanın dört bir yanından insanlar toplanıp Kürdistan’a getiriliyor? Kürdistan yerkürenin cennetidir. Cenneti bırakıp cehennem azabında yaşar gibi sağa-sola savrulmamalıyız.

 

Haberi kaynağından okumak için buraya tıklayın