Baydemir: Kürdistan Bayrağı bütün Kürtlerindir
HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Barzani'nin gelişi sırasında Kürdistan bayrağı asılmasına dair tepkileri ve ziyaretin içeriğini değerlendirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Osman Baydemir Meclis'te gazetecilerle bir araya geldi. Başkan Barzani'nin Türkiye ziyaretinde Kürdistan bayrağının göndere çekilmesinin diplomatik teamüllerin gereği olduğunu belirten HDP sözcüsü "Ala Rengin bütün Kürtlerindir” dedi.
Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi'yle dostluk ilişkileri geliştirmesinden memnun olduklarını belirten Baydemir, "Ama aynı ilişkinin Rojava Kürtleri için de olmasını istiyoruz. 20 milyonu aşkın Türkiye'de yaşayan Kürt halkıyla da yapılmasını istiyoruz” dedi.
Baydemir, tartışmalara yol açan bayrak olayının referandum için Kürtlere bir mesaj olup olmadığının sorulması üzerine, bayrak asılması olayının "Bu diplomatik tanımanın olmazsa olmazıdır. Bir başka yönetim geldiğinde onun bayrağı aynı protokolle karşılandığında 'Şok olduk' denilir mi? Dolayısıyla bayrak asıldığında olağanüstü pozitif bir gelişme olarak sunmak doğru değildir. Ala Rengin bütün Kürtlerindir ama hiç kimse Kürtleri kandıramaz. Sur'u da Cizre'yi de Nusaybin'i de bağışlatamaz, unutturamaz. Dolayısıyla Sayın Barzani'nin Türkiye ziyaretini olması gereken bir diplomatik ziyareti olarak tanımlıyoruz.” dedi
Güneyli partiler kardeşimizdir diyen Baydemir sözlerine şu şekilde sürdürdü, "Kürt sorununun çözümü Kürt halkını tanımaktan geçer. Biz HDP olarak Kürdistan'ın güneyindeki tüm partileri kardeşimiz olarak görüyoruz. Hükümetin aynı zamanda Türkiye'nin Güney Kürdistan ya da resmi adıyla Federal Kürdistan Bölgesi ile dostluk ilişkisinde olmasından memnuniyet duyuyoruz. Ama aynı ilişkinin Rojava Kürtleri içinde olmasını istiyoruz. 20 milyonu aşkın Türkiye'de yaşayan Kürt halkıyla da yapılmasını istiyoruz. Kürt halkıyla olan düşmanlık hukukundan vazgeçilmesini istiyoruz. Kürt'ü Kürt'e karşı kullanma politikasından vazgeçin, bu devir geçmiştir.”
16 Nisan'ı Türkiye'nin aydınlık geleceği için bir fırsata dönüştürmek gerektiğine işaret eden Baydemir, şöyle devam etti:
"7 Haziran sonrası milletin iradesi tanınmadı ve çatışmayla ülkeyi yeni bir seçime götürdü. Bu kez böyle olmayacak. Hayır çıktığında emin olun ülke kazanacak. Herkes kazanacak. Hayır çıktığında Sayın Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı olmaya devam edecek.
Hayır çıkması durumunda bu ülke bir kez daha müzakere ruhuna geri dönmüş olacak. Çünkü başka bir seçeneğin olmadığı idrak edilmiş olacak. Barış dediğimiz mesele partiler üstü bir meseledir. Sadece bugünümüze bakmamız lazım, yarınımıza bakmamız gerekiyor.
Böylesi bir anayasal sistemi düşünün ki çocuklarımıza miras bırakıyoruz. İki kutuplu bir ülke, kavgayı, dövüşü miras bırakmış olacağız. Yazıktır, günahtır.
Herkesin sandığa gitmesi gerektiği çabasını ortaya koyacağız. Referandum atmosferinin adil olmayacağı hatta gelecekte meşruiyet krizi yaşatacak bir ortamda 'demokratik bir yarış' yaptık diyeceksiniz. Bu ahval ve şerait içerisinde dahi sandığa gitmek ve sandıktan 'Hayır' çıkarmanın arayışı içerisinde olacağız.”
Hükümet kanadında çözüm sürecinin yeniden başlamasına ilişkin bir hareket sezdiniz mi?" sorusu üzerine Baydemir, şu yanıtı verdi: "Çözüm sürecinin kaybetmenin nedenleri nelerdi? Kim nerede ne eksiklik yaptı, kim yapmaması gerekeni yaptı veya kim söylediğini yapmadı? Bir çıkış aramak gerekiyor. Karşılıklı suçlamadan belki bir yerden vazgeçmek, çıkışı zorlamak gerekiyor. Bu herkesten ve her şeyden önce siyaset kurumunun işidir. Kin, nefret, öfke ve kibir çözüm kapısını aralayamaz tam tersine bambaşka kin ve öfkenin de doğumuna yol açar. Bugün memleketin bu halde olmasının bir nedeni de siyasetin kinden öfkeden kendisini sıyıramaması değil midir?”
<div> </div>