Jeffrey, ABD'nin Bağımsız bir Kürt devletinin desteklememesinin nedenini açıkladı

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ABD’nin bağımsız bir Kürt devletini desteklememesinin nedeni ‘‘Bağımsız bir güneydoğu Türkiye, Kuzey Irak, kuzeydoğu Suriye’nin; İran,Suriye Türkiye ve Irak’taki etkileri çok büyük olur.’’ dedi

Jeffrey, ABD'nin Bağımsız bir Kürt devletinin desteklememesinin nedenini açıkladı
ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, İngiltere’deki Türkiye Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen panelde ABD-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Jeffrey, Suriye’nin kuzeydoğusunda varılan anlaşmaya rağmen Türkiye’nin ABD’nin buradaki varlığından memnun olmadığını kaydetti. 
 
Jeffrey, ABD ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin bozulmasının gerekçeleri arasında Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasının yanı sıra ABD’nin YPG’ye ve bu yapıyı da içinde barındıran Suriye Demokratik Güçleri’ne (DSG) destek vermesini gösterdi.
 
Türkiye’nin 2017’den sonra ABD’nin Rojava'da (Suriye’nin kuzeyi) bulunma gerekçesinden şüphe duymaya başladığını belirten Jeffrey, Türkiye’nin ABD’nin DSG’yi baskı unsuru olarak kullanmasından ve daha büyük bir planı olmasından endişe ettiğini kaydetti. Bunun doğru olmadığını belirten Jeffrey, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve çevresinin buna inandığını, ilişkilerin de bu nedenle zorlaştığını kaydetti. Jeffrey, son yıllardaki ilişkilerin büyük kısmının da bu temelin üstüne kurulduğunu belirtti.
 
Jeffrey, ABD’nin S-400 hava savunma sisteminin Türkiye tarafından satın alınmasını istememesinin gerekçeleri olarak bu sistemin Suudi Arabistan, Hindistan ve Mısır tarafından da satın alınmasından duyulan endişeyi, ayrıca F-35 programının önemli bir ortağı olan Türkiye’nin Rus hava savunma sistemini satın almasının Rusya’nın F-35’ler açısından güvenlik tehdidi oluşturabileceği kaygısını gösterdi.
 
Jeffrey, buna rağmen Başkan Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kişisel olarak iyi ilişkiler geliştirdiğini söyledi.
 
‘‘Türkiye IŞİD’i destekledi diyemeyiz’’
 
Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’i destekleyip-desteklemediği sorulduğunda Jeffrey, ‘‘Türkiye’nin Suriye’de önceliği yıllarca IŞİD değildi, PKK’nin güney sınırında güçlü bir pozisyon edinmemesi sağlamak; Esat rejimi, Rusya ve İran’la denge kurmaktı. IŞİD Türkiye için dördüncü sıradaydı. NATO içinde IŞİD’le sahada Türkiye kadar çok karşı karşıya gelen ülke olmadı. Türkiye IŞİD’e karşı çok etkili savaştı. Türkiye Beşar Esat’a karşı savaşmak isteyenler için sınırlarını açtı ve bunlar arasında bir ayrım yapmak için çalışmadı. Biz bunu Irak’ta yapmaya çalışmıştık ama biz de çok başarılı olamamıştık. Bu yabancı savaşçılar arasında El Kaide uzantıları ve IŞİD arasında çok geçiş oluyor; ama hiçbir zaman Türkiye IŞİD’i destekledi diyemeyiz’’ diye konuştu.
 
‘‘Suriye 21. Yüzyılın en büyük insani krizi’’
 
Suriye’nin 21. yüzyılın en büyük insani krizi olduğunu belirten Jeffrey, ‘‘12 milyon kişi; neredeyse nüfusun yarısı evlerinden kaçtı; birçok kez kimyasal silah kullanıldı. Sivillerin bulunduğu kentler hedef alındı, çoğu sivil 500 bin kişi hayatını kaybetti. IŞİD sorunu ve bir dizi sorun liste halinde devam ediyor; ancak bir de işin jeostratejik boyutu var. Suriye’de beş ordu bulunuyor; ABD, İsrail, Rus, İran ve Türkiye orduları; hepsinin ayrı hedefleri var ve birbirleriyle karşı karşıya geliyorlar’’ dedi.
 
‘‘Sorunun çözümünün tek yolu olduğunu düşünüyoruz bu da BM’nin yöntemiyle uyumlu hareket etmek’’ diyen Jeffrey, ülke genelinde ateşkes sağlanması ve Suriye hükümetinin halkına ve komşularına karşı farklı bir tutum benimsemesi olduğunu belirtti. Jeffrey, Trump yönetiminin Suriye’de rejim değişikliği değil politika değişikliğini hedeflediğini söyledi.
 
‘‘Türkiye NATO ittifakı için çok önemli’’
 
Türkiye’nin NATO ittifakı içindeki önemine vurgu yapan Jeffrey, Soğuk Savaş’ın sonunda ABD ve NATO’nun dikkatinin Türkiye’nin yakın çevresine yöneldiğini söyledi.
 
Jeffrey, Balkan Savaşları, Karadeniz civarındaki askıya alınmış sorunlar; Dağlık Karabağ, Abhazya, Kırım, Afganistan, Ortadoğu, Filistin, Suriye ve Irak’ın birer kırılma noktası olduğunu belirtti.
 
Türkiye’nin bu bölgelerde tarihi boyunca çıkarları ve güçlü geleneksel bağları olduğunu hatırlatan Jeffrey, Türkiye’nin gerek doğusundaki Kürecik Radar İstasyonuyla gerekse IŞİD’e karşı düzenlenenler dahil birçok operasyonda kullanılan İncirlik Üssü’yle, Bosna’da, Afganistan’da krizlere müdahale edilmesinde NATO operasyonlarına büyük yardımı olduğunu söyledi.
 
Jeffrey, Türkiye’nin ABD ve NATO politikası için Avrasya’da çokmerkezi konumda olduğunu belirtti, bunun Türkiye’yle ilişkilerin önemli bir eksenini oluşturduğunu vurguladı.
 
Ortadoğu’ya erişimde Türkiye’nin coğrafi olarak hayati olduğuna dikkat çeken Jeffrey, ancak Türkiye’nin Batı ittifakında sorun teşkil eden bir konuma geldiğini belirtti.
 
Türkiye NATO’dan çıkabilir mi?
 
Türkiye NATO’dan çıkabilir mi sorusuna ise Jeffrey, ‘‘Herhangi bir ülke NATO’dan çıkabilir, ama çıkartılamaz’’ dedi. Türkiye’nin NATO’dan çıkmasının çok ciddi sonuçları olacağını belirten Jeffrey, Afganistan’daki, Balkanlar’da ve Karadeniz’deki NATO operasyonlarına verdiği destek düşünüldüğünde, Türkiye’deki NATO üsleri ve ABD üsleri düşünüldüğünde bunun çok kötü olacağını söyledi. Jeffrey, ‘‘Daha da kötüsü Türkiye’nin sadece NATO’dan ayrılması değil başka ittifaklar kurması olur bu da NATO’nun kurulmasından bu yana başına gelen en kötü darbelerden olur’’ yanıtını verdi.
 
Jeffrey, Türkiye’nin 21’inci yüzyılın ilk 10 yılında dönemin dışişleri bakanı Davutoğlu’nun deyimiyle komşularla sıfır sorun politikasını başarılı şekilde uyguladığını söyledi.
 
Erdoğan’ın Ermenistan’la da tam diplomatik ilişkiler tesis etmek için çabaladığını hatırlatan Jeffrey, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2009’da Erivan’a gittiğini belirtti ve Türkler’in Ermeni soykırımı konusunda kendi duruşlarını meşru göstermek için bazı hamlelerde bulunduklarını ‘‘soykırım’’ sözünü kabul etmediklerini ancak sorunun çözümü için çaba gösterdiklerini belirtti. PKK  lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’de bulunması sorununun çözülmesinin ardından Erdoğan’ın Beşar Esat’la da iyi ilişkiler geliştirdiğini söyleyen Jeffrey, Erdoğan’ın İsrail ve Suriye arasında Golan Tepeleri konusunda da arabuluculuk yapmaya çalıştığını hatırlattı.
 
Jeffrey, Erdoğan’ın Kürt toplumunu entegre etmek için kültürel haklar dahil birçok girişim başlattığını ve bu dönemde PKK’yla bir dizi ateşkes yapıldığını hatırlattı.
 
Eski ABD Başkanları’ndan Barack Obama’nın 2009’da ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapmasının bu anlamda mantıklı olduğunu belirten Jeffrey, Obama’nın Erdoğan’ı İslam’ın toplumda daha fazla rolü olmasını isteyen bir demokrat olarak gördüğünü, ancak gelecek için hayalini kurduğu Ortadoğu modelinin işlemediğini söyledi.
 
Jeffrey, bunun gerekçesi olarak Kıbrıs sorununu, Mavi Marmara’yı ve Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva ile dönemin Başbakan’ı Erdoğan’ın İran’la arabuluculuk yaptığı nükleer takas anlaşmasının ABD tarafından reddedilmesini gösterdi.
 
ABD insan hakları sicilinden endişeli
 
ABD’de de Türkiye algısında değişiklik olduğunu kaydeden Jeffrey, Demokratlar’ın Türkiye’nin insan hakları sicili konusunda endişelerini hatırlattı. Jeffrey, bu olumsuz havada Rum ve Ermeni lobisinin, İsrail lobisinin desteğinin Mavi Marmara’dan sonra ortadan kalkmasının, Irak işgalinin hızla sonuca varmamasından TBMM’den geçmeyen tezkerenin sorumlu tutulmasının etkisi olduğunu kaydetti.
 
Jeffrey, ayrıca Erdoğan’ın Ortadoğu’da Katar’ın müttefiki olarak Müslüman Kardeşler’in nüfuz elde etme kampanyasını desteklediği görüşünün de hakim olduğunu belirtti.