Kasım Süleymani, Kürtler için neydi, suikast neye hizmet etti?

Kasım Süleymani, Kürtler için neydi, suikast neye hizmet etti?

Süleymani, Kürtler için ne anlam ifade ediyordu, suikast neye hizmet etti? ABD’nin Bağdat’ta Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi hedef alan saldırısı, dünya gündeminin en önemli konu başlığı. Çok sayıda analiz ve değerlendirmelerde Süleymani’nin bölgedeki etkisinin öneminden bahsedilirken Orta Doğu siyasetinde derin etkileri olacağı kaydediliyor.

Evrensel yazarı Yusuf Karataş, “Gerçekten de Süleymani 2006’daki Hizbullah-İsrail savaşında İsrail’e karşı direnişe komuta eden isimlerden biriydi. Öte yandan 2013’te cihatçı çetelerin Kuseyr kasabasına yönelik kuşatması karşısında Lübnan Hizbullah’ının Suriye savaşında devreye girip savaşın seyrinin değişmesinde belirleyici bir rol oynamıştı” diyor ve ekliyor:

“Bu nedenle İsrail için ‘şeytan’, cihatçı çeteler ve Türkiye’deki iktidar gibi bunların arkasındaki güçler için bir ‘kasap’tı. Öte yandan Kürtler bakımından ister 1979’da Mahabad’daki Kürt isyanının bastırılmasındaki ve yine 2017’de Irak Kürdistan Yönetimi’nin ‘bağımsızlık referandumu’ sonrasında Kerkük’ün işgal edilmesindeki rolüyle ve ister Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı olmasını desteklemesi ve IŞİD kuşatmasına karşı yardıma koşmasıyla hatırlansın Süleymani’nin attığı hiçbir adım onun İran İslam Cumhuriyeti’nin ‘devrim ihracı’ olarak tarif ettiği siyasetin baş aktörü olmasından bağımsız düşünülemez. ‘Devrim ihracı’, İran rejiminin bölgesel güç ve etkisini arttırmaya yönelik politikaya verilen addı ve Süleymani, Irak’tan Suriye’ye ve Lübnan’dan Yemen’e kadar birçok bölge ülkesinde bu politikanın uygulayıcısıydı.”

ABD saldırısından sonra dikkatler İran’ın bu saldırıya nasıl bir yanıt vereceği ve dolayısıyla bu gerilimin hangi noktaya varabileceğine çevrilmiş durumda.

İranlı yetkililerden intikam mesajları gelirken Karataş, “Mevcut dengeler içinde bu gerilim ve saldırıların ABD ve İran arasında bir savaşı-ki böylesi bir savaşın bölgenin başka ülkelerini de içine alması kaçınılmaz olacaktır- başlatması ihtimali düşük görünüyor” yorumunu yapıyor. 

Karataş’a göre yaşanan bunca gerilim ve saldırılara rağmen her iki taraf da böylesi bir savaşı istemiyor...

“Her iki taraf da bugün bir savaş istemediğine göre bu gerilim ve saldılar neye hizmet ediyor ve kimleri güçlendiriyor?” sorusuna cevap arayan yazar, “Bu konuda söylenebilecek ilk şey, sanılanın aksine Süleymani suikastı Ortadoğu’daki dengeleri değiştirmeye değil, müesses nizamın (kurulu düzenin) devamına hizmet etmiştir” görüşünü dile getiriyor.
Karataş, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Çünkü birinci olarak, bu saldırı bölgedeki Alevi-Şiileri İran etrafında birleştirici bir rol oynamıştır. Bu gerçeği görmek için Süleymani’nin cenazesinin gezdirildiği yerlerde yarattığı etkiye-ki cenazenin Alevi-Şiiler için kutsal olan mekanlarda dolaştırılmasıyla hedeflenen de buydu- bakmak yeterlidir. Başka bir deyişle bu saldırı ABD ve İsrail’e karşı ‘direniş ekseni’ içinde yer alan güçler için İran’ın önemini arttırmış, liderlik rolünü perçinlemiştir.

İkinci olarak, bir süreden beri bölgedeki güç ve etkisinin zayıfladığı yorumları yapılan ABD de İran’ın sahadaki en önemli ismini vurarak bir yandan gücünü koruduğu (elbette bu saldırı içeride de zor günler geçiren Trump’ın elini güçlendirdi) ve öte yandan da İran’ın bölgesel etkisinin artmasından rahatsız olan rejimlerin (S. Arabistan ve BAE başta) etrafında birleşebilecekleri adresin yine kendisi olduğu mesajını vermiş oldu.

Öyleyse söyleyebiliriz ki, Süleymani suikastı bölgesel kamplaşmayı derinleştiren ve bir bölgesel savaşın göze alınmadığı koşullarda bu kamplaşmanın başında yer alan güçleri (ABD-İsrail ve Rusya-İran) güçlendiren bir rol oynadı.”

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.