Neçirvan Barzani'den Iraklı siyasi taraflara 'müzakere' çağrısı

Başkan Neçirvan Barzani, Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in Kürdistan halkının haklarını dürüstçe savunan bir lider olduğuna dikkat çekerek, ancak şu an Kürtler ve Şiiler arasındaki ilişkilerin arzu edilen düzeyde olmadığını söyledi. Barzani, “Biz Irak’ta siyasi gidişat ve ülkedeki yönetimin düzeltilmesi için ciddi ve açık bir tartışmanın başlatılması için bugünden itibaren hazırız” dedi.

Neçirvan Barzani'den Iraklı siyasi taraflara 'müzakere' çağrısı

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, başkent Erbil’de Şii kannat önderlerinden Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in vefatının 18’inci yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen törende konuştu.

Al Hekim ailesinin büyüklerinin her zaman Irak’taki bütün mezhepleri birbirlerine yakınlaştırarak, Irak ve Kürdistan halkları arasında müşterek ve ortak mücadelenin oluşması için çaba harcadığını anlatan Barzani, bu vesile ile böylesi bir günde ilişkilerin pekiştirilmesinin önemine vurgu yaptı.

“Dürüstçe tutumu Kürt liderliği tarafından saygıyla karşılandı”

Şiisi, Kürtü, Sünnisi ve bütün bileşenleri ile Iraklıların her zamankinden daha fazla ülkede huzur ve refah sağlanması için siyasi taraflardan müşterek çalışma ve ortaklık çağrıdında bulunduğunu belirten Barzani, Sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nitekim bu talep Şehit Mihrab ve tarihi liderlerimizin de ilkesiydi.  Şehit Mihrab ve Irak’ın Büyük Mücahidi Seyid Muhammed Bakır El-Hekim, Irak’taki diktatör rejimlere karşı Irak İslam Devrim Yüksek Konseyi hareketinin kurucularındandı. Şeriat, felsefe, siyaset ve ekonomi alanlarında yetişmiş Iraklı bir bilim insanıydı. Dolayısıyla Irak’ın geleceği ve ülkedeki sorunları çözme konusunda geniş bir perspektife sahipti. Bu nedenle de Irak’taki mezhepleri birbirine yakınlaştırmayı amaçlıyor, bu konuda fiilen çalışıyordu. Aynı zamanda babasının diktatörlere karşı mücadele ve Kürdistan halkıyla dayanışma içerinde olma yönündeki gerçek mücadele ve ilkesinin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyordu. Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in 1986 yılında Tahran’da düzenlenen Irak toplumunu destekleme kongresindeki rolü, Kürdistan halkının gerçek haklarını desteklemekti. Kongrede verilen kararlar konusunda rahmetli İdris Barzani ile Şehit Mihrab arasında çok iyi bir işbirliği ve dayanışma vardı. Bu dayanışma daha sonraki dönemlerde de devam etti. Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in Kürdistan halkının haklarının savunulması konusundaki dürüstçe tutumu her dönemde Kürt liderliği tarafından saygıyla karşılanmıştır.

Bu tutum Başkan Mesud Barzani ile Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in Irak’ta federal ve ortaklık esaslı bir sistemin oluşması ve aralarındaki görüşmelere devam etmeleri için zemin hazırladı. 2002 yılında Londra’da düzenlenen bir kongrede, Irak’ın gelecekte demokratik ve federal bir anlayış ve bütün bileşenlerin ortak katılımını sağlayan bir sistemle yönetilmesine karar verildi.  Bu vesileyle burada büyük mücadeleci rahmetli Seyid Abdulaziz Hekim’in bir kez daha rolünü anıyoruz. O Irak muhalefetinin bütün kongrelerinde, yönetim kurulunda yer aldığı dönemde ve hayatta olduğu müddetçe vefayla Kürdistan halkının haklarını savunmaya devam etti.”

“Aynı tutumu diğer Şii taraflardan da bekliyoruz”

Aynı tutumu Seyid Ammar Al Hekim, Al Hekim ailesi ve diğer Şii taraflardan da beklediklerini belirten Neçirvan Barzani, “Çünkü bu ortaklık ve ortak mücadelenin tarihi ve sağlam bir altyapısı vardır. Barzani ailesi ve Kürt devrimi ile Al Hekim ailesi, Şiilik ve siyasi hareketleri arasındaki ilişki, inanç ve her iki tarafın karşılıklı meşru haklarını meşru görme temelinde kurulmuştur” diye konuştu.

Neçirvan Barzani, “Rahmetli Mola Mustafa Barzani ile Ayetullah İmam Seyid Muhsin Hekim arasındaki bağ, Kürdistan halkı ile Ehl-i Beytin izinden gidenler arasında derin bir sevgi bağının oluşmasına vesile olmuştu. Ölümsüz Barzani’nin Kürdistan’daki durumu ve meşru devriminin izahatını içeren mektupları devamlı olarak kendilerine ulaştırması vesilesi ile İmam Seyid Muhsin Hekim 1965’te, Eylül Devrimi sırasında Peşmerge’ye karşı savaşmanın haram olduğuna dair bir fetva yayınlamıştır. Aynı şekilde 1974’te Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim de Kürtlere karşı savaşmanın haram olduğuna dair bir fetva verdi. Ayetullah Seyid Ali Sistani de Anayasanın yazıldığı süreçte federal yapıya karşı çıkmadı, aksine anayasada Kürdistan halkının haklarının yer aldığı taslağa da destek vermiştir” dedi.

Bu tarihi tutumların, farklı alanlarda Kürtler ile Şiiler arasında büyük bir sevgi bağının oluşmasına vesile olduğunu dile getiren Barzani, “Aynı zamanda Irak’taki diktatör rejimin yıkılması için her iki taraf arasında gerçek bir ortak mücadelenin oluşmasına vesile oldu. Bu da, hem Irak, hem de Kürdistan halkı için büyük bir kazanım oldu. Bu ortak mücadeleyi IŞİD savaşında bir kez daha gördük. Sonucu IŞİD’in yenilgiye uğratılması oldu” ifadelerini kullandı.

“Sünni Arapların katılmadığı her hangi bir ortaklık tam anlamıyla tamamlanamaz”

“Ancak IŞİD savaşı sonrası arzu etmediğimiz bir durum ortaya çıktı” diyen Barzani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halihazırda ilişkilerimizin durumu pek de arzu ettiğimiz gibi değildir. Özellikle de Saddam rejimi döneminde beraber ortak mücadele verdiğimiz veya o günleri bilen birçok Şii kardeşlerimizin de bu durumdan hoşnut olmadığından kuşkumuz yoktur. Diktatörlük ve IŞİD savaşında aynı amaç uğruna döktüğümüz kanlarımız birbirine karışmıştır. Şehitlerimizi andığımız bugünde aramızdaki dayanışmayı ve birlikte çalışma ruhunu güçlendirerek tarihteki kardeşliğimizi ve ortaklık mücadelemize olan vefamızı yenileyebilir, ortaklığımızı inşa edebiliriz. Biz hazırız ve inanıyoruz ki, Seyid Ammar Hekim’in aramızdaki tarihi ilişkilere ve ortak mücadeleye karşı vefası, aynı zamanda diğer Şii liderlerin geçmişteki mübarek bağlarına karşı olan vefalası, dini merciin Şiilerle Kürtler arasındaki kardeşlik ve birlikte yaşam arzusuna yaklaşımı, ilişkilerimizin güçlendirilmesi için çok iyi bir zemin hazırlayacaktır. Kuşkusuz bu ortaklığa Sünni kardeşlerimizin de dahil olması gerekiyor. Çünkü Sünni Arapların katılmadığı her hangi bir ortaklık tam anlamıyla tamamlanamaz.”

Neçirvan Barzani, tarafların bir kez daha birlikte oturup bu konuları tartışması gerektiğiğne işaret ederek, “Konuşmalarımızın temeli de şu olmalı; bir milletin sorunları Irak’taki diğer bileşenlerin başarısı anlamına gelmez. Aksine Irak’taki bütün bileşenler için kötü sonuçlar doğurabilir. Aynı şekilde Irak’taki bir bölge veya kentin gelişmesi bütün Irak için hayırlara ve gelişmeye vesile olur. Kurulduğundan bu yana Irak’ın başlıca sorunlarından biri de, bileşenler arasında ortaklığın sağlanmaması ve ülkenin ortakça yönetilmemesi idi. Bu nedenle Irak kuruluşundan beri sorunsuz kalmamıştır. Irak’taki her iki Arap kitle, Şii ve Sünni taraflar ise her birinin yalnızca ve ikisinin de Kürtler olmadan bir denge sağlanamayacağını biliyorlar. Bu nedenle Irak’ın başarıyla yönetilmesinin yegâne yolu ülkenin bütün bileşenler tarafından yönetilmesinden geçiyor. Bu yol Iraklı vatandaşların da mutlu olacağı yegane medeni yönetim şeklidir” dedi.

“Kürdistan Bölgesi’nin istikrarı bütün Irak için mutluluk kaynağı olmalı”

Irak’taki hiçbir millet diğer bir milletin ortadan kaldırılması gibi bir beklenti içine girmemesi gerektiğini vurgulayan Barzani, “Çünkü bu boş bir beklenti olur. Geçmişte bu tür beklentiler karşılıksız kaldığı gibi, gelecekte de karşılık bulamayacaktır. Halihazırda ortaya çıkan anlaşmazlıklar hiçbir şekilde özgürlük ve siyasi hareketin yüce kurucularının beklentisleri arasında yer almamıştır. Şu için de bulunulan durum da hiçbir şekilde Irak halkının çıkarlarına hizmet etmeyecektir” şeklinde konuştu.

Başkan Neçirvan Barzani, “Kürdistan Bölgesi’nin istikrarı ve gelişmesi Iraklı bütün taraflar için bir mutluluk kaynağı olmalıdır. Çünkü biz Irak’ın bir parçasıyız. Kürdistan Bölgesi’nin gelişmesi Irak’ın bir kesiminin gelişmesi olarak bütün Iraklıların olarak görülmelidir. Tıpkı Necef, Kerbela, Basra, Enbar ve Tkrit’in gelişmesi Kürdistan Bölgesi’nin gelişmesi sayıldığı gibi. Kürdistan halkı bütün Irak’ın istikrar içinde gelişmesini arzu ediyor. Çünkü bu hepimizin refah içinde yaşamasına vesile olacaktır. Aynı zamanda Irak genelinde istihdamın artmasına, ekonomi ve bilimin gelişmesine fayda sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Neçirvan Barzani sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüce Allah Irak’a hem yer altı hem de yer üstü olmak üzere çok zengin kaynaklar bağışlamıştır. Irak halkının kapasitesi bütün dünyaca bilinmektedir. Ancak yaşanan siyasi anlaşmazlıklar, ülkedeki karar ve yönetimde bileşenler arasında eşitliğin sağlanmaması, Irak halkının kötü şartlarda yaşamasına sebep oluyor.

“Bunu ancak birlikte başarabiliriz”

Irak’ta yaşanan sorunların uzunca tarihi, halkın itirazlarını göz önüne alarak bütün tarafların içinde yer aldığı aklıselim bir yönetimin oluşması için bugünden tezi yok ciddi görüşmelere başlamalıyız. Seçim kampanyası ve çekişmelerini beklememeliyiz. Çünkü Irak halkı bilinçlidir, hiçbir oyun ve seçim kampanyası Irak’ın gerçek durumunu görmesine engel olamaz. Irak’taki siyasetin gidişatını, siyasi kararları ve Irak’ın yönetimini biran önce düzeltilmesi için adım atanlar Irak halkı tarafından destek görecektir. Her kim ki biran önce Irak’taki siyasi süreci ve yönetimi düzeltmek için adım atar Irak halkı kendisine destek olacaktır.

Biz Irak’ta siyasi gidişat ve ülkedeki yönetimin düzeltilmesi için ciddi ve açık bir tartışmanın başlatılması için bugünden itibaren hazırız. Bu kutsal günde, buradan bütün Iraklı siyasi taraflara bu çağırımızı iletiyoruz; görüşmelere başlayalım. Bunu ancak birlikte başarabiliriz. Dışlayarak, kenara iterek, uzaklaştırarak Irak geçmişte felakete sürüklendi. Kuşkusuz bu düşünce bizi gelecekte de felakete sürükler. Bu nedenle bugün başlamalıyız ve daha fazla beklememeliyiz. Çünkü açıkçası bekleyenlerin neyi beklediklerini de bilmiyoruz.”

IŞİD’in saldırıları ve güçlenmesi, ülkenin bir kısmının IŞİD tarafından tarumar edilmesinin Irak’taki ortaklık ve uzlaşının ortadan kalması sonucu cereyan ettiğini belirten Barzani, “Başkan Barzani, birçok kez ülkenin tek elden yönetilmesi ve uzlaşının ortadan kaldırılması  halinde Irak’ın felakete sürükleneceği yönünde uyarıda bulunmuştu.  Ancak maalesef kulak asan olmadı ve ardından felaket de geldi çattı. Sonuç itibariyle Irak’ın birçok bölgesi IŞİD’in saldırıları nedeniyle yıkıma uğradı. Irak ordusu ve Heşdi Şabi binlerce şehit verdi. Bin 810 Peşmerge IŞİD’i durdurmak ve bozguna uğratmak uğruna şehit düştü. Ezidi kardeşlerimiz soykırıma uğradı. Şu ana kadar 2 bin 768 Ezidi’nin akıbeti bilinmiyor” dedi.

Başkan Neçirvan Barzani, Irak’ta şiddete eğilimlerin zeminini ortadan kaldırmak uğruna, bir daha Irak’ın IŞİD’in yaptığı gibi bir işgalle karşı karşıya kalmaması için, vatandaşların taleplerini karşılamak adına Irak Anayasasına geri dönmeliyiz. Bütün bölgelerin özyönetim hakkı olmalıdır. Irak’ın yönetiminde uzlaşı ve ortaklık temeli oluşturulmalıdır” diye konuştu.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin konuşmasının tam metni:

"Bağışlayan ve esirgeyen yüce Allah’ın adıyla

Değerli kardeşim Seyid Ammar Hekim

Saygı değer konuklar..

Kürdistan Bölgesi ve Erbil’e hoş geldiniz. Bugün gurula, Irak ve Kürdistan’ın şehitlerini anmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Şehadetinin 18’inci yılında başta Seyid Muhammed Bakır El-Hekim olmak üzere, Irak ve Kürdistan şehitlerini saygıyla anıyoruz. Irak ve Kürdistan’daki şehit ailelerine selam gönderiyoruz. Şehitler ve aileleri her zaman saygıdeğerdirler.

Saygı değer konuklar

Al Hekim gibi mücadeleci bir ailenin anması için hepimizin bir arada toplanmış olması çok doğaldır. Çünkü bu ailenin büyükleri her zaman bütün mezhepleri birbirlerine yakınlaştırarak, Irak ve Kürdistan halkları arasında müşterek ve ortak mücadelenin oluşması için çabalamıştır. Dolayısıyla böylesi bir günde ilişkilerimizi pekiştirmemiz çok önemlidir. Nitekim Şehit Mihrab her zaman bu niyeti ve çabayı benimsemiştir.

Bugün de Şiisi, Kürtü, Sünnisi ve bütün bileşenleri ile Iraklılar her zamankinden daha fazla Irak’ta huzur ve refah sağlanması için siyasi taraflardan müşterek çalışma ve ortaklık talep ediyorlar. Nitekim bu talep Şehit Mihrab ve tarihi liderlerimizin de ilkesiydi.

Şehit Mihrab ve Irak’ın Büyük Mücahidi Seyid Muhammed Bakır El-Hekim, Irak’taki diktatör rejimlere karşı Irak İslam Devrim Yüksek Konseyi hareketinin kurucularındandı. Şeriat, felsefe, siyaset ve ekonomi alanlarında yetişmiş Iraklı bir bilim insanıydı. Dolayısıyla Irak’ın geleceği ve ülkedeki sorunları çözme konusunda geniş bir perspektife sahipti. Bu nedenle de Irak’taki mezhepleri birbirine yakınlaştırmayı amaçlıyor, bu konuda fiilen çalışıyordu. Aynı zamanda babasının diktatörlere karşı mücadele ve Kürdistan halkıyla dayanışma içerinde olma yönündeki gerçek mücadele ve ilkesinin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyordu. Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in 1986 yılında Tahran’da düzenlenen Irak toplumunu destekleme kongresindeki rolü, Kürdistan halkının gerçek haklarını desteklemekti. Kongrede verilen kararlar konusunda rahmetli İdris Barzani ile Şehit Mihrab arasında çok iyi bir işbirliği ve dayanışma vardı. Bu dayanışma daha sonraki dönemlerde de devam etti. Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in Kürdistan halkının haklarının savunulması konusundaki dürüstçe tutumu her dönemde Kürt liderliği tarafından saygıyla karşılanmıştır.

Bu tutum Başkan Mesud Barzani ile Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim’in Irak’ta federal ve ortaklık esaslı bir sistemin oluşması ve aralarındaki görüşmelere devam etmeleri için zemin hazırladı.

2002 yılında Londra’da düzenlenen bir kongrede, Irak’ın gelecekte demokratik ve federal bir anlayış ve bütün bileşenlerin ortak katılımını sağlayan bir sistemle yönetilmesine karar verildi.

Bu vesileyle burada büyük mücadeleci rahmetli Seyid Abdulaziz Hekim’in bir kez daha rolünü anıyoruz. O Irak muhalefetinin bütün kongrelerinde, yönetim kurulunda yer aldığı dönemde ve hayatta olduğu müddetçe vefayla Kürdistan halkının haklarını savunmaya devam etti.

Kuşkusuz aynı tutumları sevgili kardeşim Seyid Ammar Al Hekim, Al Hekim ailesi ve diğer Şii taraflardan da bekliyoruz. Çünkü bu ortaklık ve ortak mücadelenin tarihi ve sağlam bir altyapısı vardır.

Barzani ailesi ve Kürt devrimi ile Al Hekim ailesi, Şiilik ve siyasi hareketleri arasındaki ilişki, inanç ve her iki tarafın karşılıklı meşru haklarını meşru görme temelinde kurulmuştur.

Rahmetli Mola Mustafa Barzani ile Ayetullah İmam Seyid Muhsin Hekim arasındaki bağ, Kürdistan halkı ile Ehl-i Beytin izinden gidenler arasında derin bir sevgi bağının oluşmasına vesile olmuştu. Ölümsüz Barzani’nin Kürdistan’daki durumu ve meşru devriminin izahatını içeren mektupları devamlı olarak kendilerine ulaştırması vesilesi ile İmam Seyid Muhsin Hekim 1965’te, Eylül Devrimi sırasında Peşmerge’ye karşı savaşmanın haram olduğuna dair bir fetva yayınlamıştır.

Aynı şekilde 1974’te Ayetullah Seyid Muhammed Bakır El-Hekim de Kürtlere karşı savaşmanın haram olduğuna dair bir fetva verdi. Ayetullah Seyid Ali Sistani de Anayasanın yazıldığı süreçte federal yapıya karşı çıkmadı, aksine anayasada Kürdistan halkının haklarının yer aldığı taslağa da destek verdi.

Bu tarihi tutumlar, farklı alanlarda Kürtler ile Şiiler arasında büyük bir sevgi bağının oluşmasına vesile oldu. Aynı zamanda Irak’taki diktatör rejimin yıkılması için her iki taraf arasında gerçek bir ortak mücadelenin oluşmasına vesile oldu. Bu da, hem Irak, hem de Kürdistan halkı için büyük bir kazanım oldu. Bu ortak mücadeleyi IŞİD savaşında bir kez daha gördük. Sonucu IŞİD’in yenilgiye uğratılması oldu.

Ancak IŞİD savaşı sonrası arzu etmediğimiz bir durum ortaya çıktı. Halihazırda ilişkilerimizin durumu pek de arzu ettiğimiz gibi değildir. Özellikle de Saddam rejimi döneminde beraber ortak mücadele verdiğimiz veya o günleri bilen birçok Şii kardeşlerimizin de bu durumdan hoşnut olmadığından kuşkumuz yoktur. Diktatörlük ve IŞİD savaşında aynı amaç uğruna döktüğümüz kanlarımız birbirine karışmıştır. Şehitlerimizi andığımız bugünde aramızdaki dayanışmayı ve birlikte çalışma ruhunu güçlendirerek tarihteki kardeşliğimizi ve ortaklık mücadelemize olan vefamızı yenileyebilir, ortaklığımızı inşa edebiliriz. Biz hazırız ve inanıyoruz ki, Seyid Ammar Hekim’in aramızdaki tarihi ilişkilere ve ortak mücadeleye karşı vefası, aynı zamanda diğer Şii liderlerin geçmişteki mübarek bağlarına karşı olan vefalası, dini merciin Şiilerle Kürtler arasındaki kardeşlik ve birlikte yaşam arzusuna yaklaşımı, ilişkilerimizin güçlendirilmesi için çok iyi bir zemin hazırlayacaktır.

Kuşkusuz bu ortaklığa Sünni kardeşlerimizin de dahil olması gerekiyor. Çünkü Sünni Arapların katılmadığı her hangi bir ortaklık tam anlamıyla tamamlanamaz.

Saygıdeğer konuklar

Açık ki, bir kez daha birlikte oturup bu konuları tartışmamız gerekiyor. Konuşmalarımızın temeli de şu olmalı; bir milletin sorunları Irak’taki diğer bileşenlerin başarısı anlamına gelmez. Aksine Irak’taki bütün bileşenler için kötü sonuçlar doğurabilir. Aynı şekilde Irak’taki bir bölge veya kentin gelişmesi bütün Irak için hayırlara ve gelişmeye vesile olur. Kurulduğundan bu yana Irak’ın başlıca sorunlarından biri de, bileşenler arasında ortaklığın sağlanmaması ve ülkenin ortakça yönetilmemesi idi. Bu nedenle Irak kuruluşundan beri sorunsuz kalmamıştır. Irak’taki her iki Arap kitle, Şii ve Sünni taraflar ise her birinin yalnızca ve ikisinin de Kürtler olmadan bir denge sağlanamayacağını biliyorlar. Bu nedenle Irak’ın başarıyla yönetilmesinin yegâne yolu ülkenin bütün bileşenler tarafından yönetilmesinden geçiyor. Bu yol Iraklı vatandaşların da mutlu olacağı yegane medeni yönetim şeklidir.

Irak’taki hiçbir millet diğer bir milletin ortadan kaldırılması gibi bir beklenti içine girmemelidir. Çünkü bu boş bir beklenti olur. Geçmişte bu tür beklentiler karşılıksız kaldığı gibi, gelecekte de karşılık bulamayacaktır. Halihazırda ortaya çıkan anlaşmazlıklar hiçbir şekilde özgürlük ve siyasi hareketin yüce kurucularının beklentisleri arasında yer almamıştır. Şu için de bulunulan durum da hiçbir şekilde Irak halkının çıkarlarına hizmet etmeyecektir.

Kürdistan Bölgesi’nin istikrarı ve gelişmesi Iraklı bütün taraflar için bir mutluluk kaynağı olmalıdır. Çünkü biz Irak’ın bir parçasıyız. Kürdistan Bölgesi’nin gelişmesi Irak’ın bir kesiminin gelişmesi olarak bütün Iraklıların olarak görülmelidir. Tıpkı Necef, Kerbela, Basra, Enbar ve Tkrit’in gelişmesi Kürdistan Bölgesi’nin gelişmesi sayıldığı gibi. Kürdistan halkı bütün Irak’ın istikrar içinde gelişmesini arzu ediyor. Çünkü bu hepimizin refah içinde yaşamasına vesile olacaktır. Aynı zamanda Irak genelinde istihdamın artmasına, ekonomi ve bilimin gelişmesine fayda sağlayacaktır.

Yüce Allah Irak’a hem yer altı hem de yer üstü olmak üzere çok zengin kaynaklar bağışlamıştır. Irak halkının kapasitesi bütün dünyaca bilinmektedir. Ancak yaşanan siyasi anlaşmazlıklar, ülkedeki karar ve yönetimde bileşenler arasında eşitliğin sağlanmaması, Irak halkının kötü şartlarda yaşamasına sebep oluyor.

Irak’ta yaşanan sorunların uzunca tarihi, halkın itirazlarını göz önüne alarak bütün tarafların içinde yer aldığı aklıselim bir yönetimin oluşması için bugünden tezi yok ciddi görüşmelere başlamalıyız. Seçim kampanyası ve çekişmelerini beklememeliyiz. Çünkü Irak halkı bilinçlidir, hiçbir oyun ve seçim kampanyası Irak’ın gerçek durumunu görmesine engel olamaz. Irak’taki siyasetin gidişatını, siyasi kararları ve Irak’ın yönetimini biran önce düzeltilmesi için adım atanlar Irak halkı tarafından destek görecektir. Her kim ki biran önce Irak’taki siyasi süreci ve yönetimi düzeltmek için adım atar Irak halkı kendisine destek olacaktır.

Biz Irak’ta siyasi gidişat ve ülkedeki yönetimin düzeltilmesi için ciddi ve açık bir tartışmanın başlatılması için bugünden itibaren hazırız. Bu kutsal günde, buradan bütün Iraklı siyasi taraflara bu çağırımızı iletiyoruz; görüşmelere başlayalım. Bunu ancak birlikte başarabiliriz. Dışlayarak, kenara iterek, uzaklaştırarak Irak geçmişte felakete sürüklendi. Kuşkusuz bu düşünce bizi gelecekte de felakete sürükler. Bu nedenle bugün başlamalıyız ve daha fazla beklememeliyiz. Çünkü açıkçası bekleyenlerin neyi beklediklerini de bilmiyoruz.

Saygı değer konuklar…

IŞİD’in saldırıları ve güçlenmesi, ülkenin bir kısmının IŞİD tarafından tarumar edilmesi Irak’taki ortaklık ve uzlaşının ortadan kalması sonucu cereyan etmiştir. Başkan Barzani, birçok kez ülkenin tek elden yönetilmesi ve uzlaşının ortadan kaldırılması  halinde Irak’ın felakete sürükleneceği yönünde uyarıda bulunmuştu.

Ancak maalesef kulak asan olmadı ve ardından felaket de geldi çattı. Sonuç itibariyle Irak’ın birçok bölgesi IŞİD’in saldırıları nedeniyle yıkıma uğradı. Irak ordusu ve Heşdi Şabi binlerce şehit verdi. Bin 810 Peşmerge IŞİD’i durdurmak ve bozguna uğratmak uğruna şehit düştü. Ezidi kardeşlerimiz soykırıma uğradı. Şu ana kadar 2 bin 768 Ezidi’nin akıbeti bilinmiyor.

Irak’ta şiddete eğilimlerin zeminini ortadan kaldırmak uğruna, bir daha Irak’ın IŞİD’in yaptığı gibi bir işgalle karşı karşıya kalmaması için, vatandaşların taleplerini karşılamak adına Irak Anayasasına geri dönmeliyiz. Bütün bölgelerin özyönetim hakkı olmalıdır. Irak’ın yönetiminde uzlaşı ve ortaklık temeli oluşturulmalıdır.

Gelişmiş ve müreffeh bir Irak’ı görmek umuduyla. Buradan bir kez daha başta Şehit Mihrab Ayetullah Büyük Muhammed Bakır Hekim olmak üzere Irak ve Kürdistan Şehitlerini rahmetle anıyorum."

Rudaw