Birleşmiş Milletler: Sudan'dan 100 binden fazla kişi kaçtı

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Sözcüsü Olga Sarrado, 100 binden fazla Sudanlının komşu ülkelere kaçtığının tahmin edildiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler: Sudan'dan 100 binden fazla kişi kaçtı

Sudan'da yaşanan çatışmalarla ilgili özellikle Darfur'daki "vahim insani durumdan" endişe duyduklarını belirten Sarrado, “Mevcut çatışmaların, toprak ve kaynaklara erişim konusunda önceden var olan etnik ve toplumlararası gerilimleri körükleyebileceğinden ve daha fazla yerinden edilmeyi tetikleyebileceğinden korkuyoruz" dedi.

BM Cenevre Ofisi Sözcüsü Alessandra Vellucci moderatörlüğünde haftalık basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda, Sudan'da ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan'dan bu yana devam eden çatışmalara ilişkin son gelişmeler ele alındı.

Sarrado, halen 100 binden fazla Sudanlı mültecinin komşu ülkelere kaçtığının tahmin edildiğini söyledi.

“800 binden fazla kişi komşu ülkelere kaçabilir”

BMMYK'nin, hükümetler ve ortaklarıyla Sudan'dan yaklaşık 800 binden fazla kişinin komşu ülkelere kaçabileceğine dair bir rakam tahmin ettiğini aktaran Sarrado, bu rakamın finansal ve operasyonel planlama için belirlendiğini dile getirdi.

Sarrado, Sudan'a komşu ülkelerin büyük bir mülteci ve ülke içinde yerinden edilmiş nüfusa ev sahipliği yaptığına işaret ederken, bu ülkelerin koruma ve yardım sağlamak için ek desteğe ihtiyacı olacağını vurguladı.

Çatışmalardan etkilenen Sudanlıların bugüne kadar en fazla Çad ve Mısır'a yöneldiğinin altını çizen Sarrado, Sudan'daki Güney Sudanlıların da ülkelerine geri döndüğünü ve Çad ile Güney Sudan'a gidenlerin çoğunluğunun, kadın ve çocuklardan oluştuğunu kaydetti.

Sarrado, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çad'a bazı yeni gelenler hala açıkta ve bazıları ağaçların altında kalırken diğerleri derme çatma barınaklarda kalıyor. Çad'a şu ana kadar 21 binin üzerinde mültecinin ulaştığı doğrulandı. Bunların kayıt altına alınmaları için çalışmalar devam ediyor. Darfur'daki vahim insani durumdan özellikle endişe duyuyoruz. Mevcut çatışmaların, toprak ve kaynaklara erişim konusunda önceden var olan etnik ve toplumlararası gerilimleri körükleyebileceğinden ve daha fazla yerinden edilmeyi tetikleyebileceğinden korkuyoruz."