Bayık: Savaştan başka Türkiye'yi engelleyebilecek bir şey yok!

Bayık: Savaştan başka Türkiye'yi engelleyebilecek bir şey yok!

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridi, Türk siyasetini, Türkiye'nin Rojava'ya yönelik tehditlerini ANF'ye değerlendirdi. Erdoğan'ın Rojava'ya yönelik operasyon sözlerini eleştiren Bayık, "Hem Kuzey Suriye toplumu hem de savunma gücü kendisini savaşa hazırlamalıdır. Bunun dışında onları yaşatabilecek ya da Türkiye işgalini engelleyebilecek başka bir şey yoktur." dedi.

Konuşmasına PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın son süreçte hem avukatları hem de ailesiyle görüşmesinin engellendiğini belirterek başlayan Cemil Bayık, Öcalan'ın 23 Haziran'dan sonra durumun netleşeceğine ilişkin sözlerini hatırlatarak "Önderlik 1 ayda görüşmelerin devam edip etmeyeceğinin belli olacağını söylemişti, şu an görüşmeler devam etmiyor. Hem uluslararası kanunları hem de kendi kanunlarını ayaklar altına almış durumdalar. Adalet bakanı görüşmelerin önünde bir engel yok diye açıklama yapmıştı. Fakat seçimden sonra konuşmalarını unuttular." dedi.

Cemil Bayık sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye'nin demokratikleşmesini isteyen halklar iktidarın bu siyasetine dur diyebilmelidir. Bu siyaset hiçbir zaman savaşı ortadan kaldırmaz. Bir yerde savaş varsa tüm sorunlar yaşanır. Türkiye'de de yaşanan bu sorunların hepsi Kürtlere yönelik siyasetten kaynaklanıyor. Kürtlere yönelik zihniyetleri değişmediği sürece, demokratik zihniyeti esas almadıkları taktirde Kürtlere karşı her zaman kirli siyaset yürüteceklerdir. İşgal ve katliamı sürdüreceklerdir. Önder Apo'ya yönelik tecrit devam edecektir. Türkiye halklarına karşı bu zulüm devam edecektir. Bu gerçeği herkesin görmesi lazım.

23 Haziran'dan sonra bu siyasetlerini hızlandırdılar. Neden? Çünkü büyük bir darbe yediler. Düştükleri zayıf durumu saklamak için. Zulüm ve savaşı kendilerine esas aldılar. Hem zayıflıklarını örtmek hem demokrasi güçlerinin önünü almak için, hem de iktidarlarını sürdürmek için savaş siyasetini kendilerine esas aldılar. Türkiye'de bir kez daha ırkçılığı ve şovenizmi güçlendirmek istiyorlar. Seçimden sonra meşruiyetlerini kaybettiler. Kendiler İstanbul'u kaybedersek, Türkiye'yi kaybederiz diyordu. Artık Türkiye'yi yönetemeyeceklerini herkes gördü. Eğer Türkiye halkları, Kürt halkı ve Ortadoğu halkları bunların zayıflıklarını iyi anlasa ona göre zulüm ve baskı karşısında durarak daha iyi mücadele edebilir.

"Kürt Soykırımına Kimse Ortak Olmamalı"

Kürt soykırımına kimsenin ortak olmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık şöyle konuştu: "Erdoğan-Bahçeli, Kürtlere karşı yürüttüğü siyasette sadece kapitalist modernite devletlerinden destek almıyor, aynı zamanda bazı Kürtlerden de faydalanıyor. Halkı, Kürtleri insanlığı kandırıyor. 'Kürtlere karşı değiliz, PKK'ye karşıyız, onlarla savaşıyoruz' diyerek hedeflerine ulaşmak istiyor. Tarih boyunca Kürtleri ortadan kaldırmayı kendisine amaç edinen işgalci faşist Türk devleti bu amaç için her zaman Kürtleri parçalamayı esas almıştır. Kürdü kürde karşı kullanarak zayıf bırakmış, birbirleriyle uğraştırarak düşmanına karşı çıkamayacak durumuna getirerek Kürtleri ortadan kaldırmak istemiştir. Bir bölgeyi diğer bölgeye karşı, bir aşireti diğer aşirete karşı kullanarak Kürtleri her zaman parçalamaya çalışmıştır. Bu siyasetini bugün de devam ettiriyor. 'Halkına hizmet etmeyen bize de hizmet edemez' anlayışı ile her zaman hareket etmiştir.

Erdoğan'ın Rojava'ya yönelik operasyon tehditlerine ilişkin konuşan Bayık, şöyle dedi:

Daha önce de bir konuşmamda söylemiştim: 'Türkiye kendisine göre plan hazırlamış ve plan programına göre hareket ediyor. Planın temelinde ise Kürtleri nasıl parçalarım, Kuzey ile Güney, Kuzey ile Rojava'daki Kürtleri nasıl birbirinden koparırım anlayışı var.' Bu plan çerçevesinde Kürtleri yerinden ederek yerlerine kendilerine uygun insanları yerleştirmek istiyor. Türkiye ısrarla Kuzey Suriye’ye gireceğini söyleyerek 'orayı parçalayacağız, Suriye'den bize gelen göçmenleri oralara yerleştireceğiz' diyor. Aynı zamanda kendilerine bağlı çeteleri de yerleştirmeyi planlıyor. Efrîn örneğinde olduğu gibi. Bunu söylüyor ve hayata geçirmek istiyorlar. Kürt halkının da bu gerçekliği iyi görmesi ve tüm imkanları ile karşı durması gerekiyor. Kuzey Suriye halklarının Türkiye'nin amacını iyi anlaması gerekiyor. Bunun için de oradaki tüm halkların kardeşliğini pekiştirmesi, örgütlüğünü ile mücadelesini geliştirmesi gerekiyor. Kuzey Suriye'deki halklar; Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Türkmen, Çerkes herkesin demokratik ulusunu güçlendirmesi gerekiyor.

Bu temelde pratiğe yönelerek örgütlüğünü güçlendirmeleri gerekiyor. Kendilerini Türk işgaline karşı savaşa hazırlamalıdır. Savunma ve güvenliği için öz savunma güçlerini hazırlamalıdır. Aksi taktirde tehlike büyüktür. Suriye'de yakın zamanda barışın sağlanması ihtimali görünmüyor. Sadece Suriye'de de değil tüm Ortadoğu'da bugün üçüncü dünya savaşı yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek. Bu savaş daha da büyüyebilir. Dolayısıyla mevcut durumda barış ile çözülecek sorun yok. Kimse böyle bir umuda kapılmamalı, kendisini kandırmamalıdır. Bundan dolayı hem Kuzey Suriye toplumu hem de savunma gücü kendisini savaşa hazırlamalıdır. Savunmasını her konuda güçlendirmesi gerekiyor. Onları yaşatacak olan budur. Bunun dışında onları yaşatabilecek ya da Türkiye işgalini engelleyebilecek başka bir şey yoktur.

Koalisyon güçlerine, Rusya’ya, Suriye’ye bu gerçekliği kavratmaları gerekiyor. Tüm Arap halkına bunu kavratması gerekiyor. Yardımlarını alınmalı onlarla birlikte Türk işgaline karşı cesaretle karşı konulmalıdır. Kendileri için doğru olan budur. Türk devleti Kuzey Doğu Suriye’yi işgal etmek için bazı çete gruplarıyla kendileri ile hareket eden bazı Arapları kullanmak istiyor. Girê Spî, Şêxler, Serêkaniyê... gibi yerler için 'Kürtlerin toprağı değildir, Arapların toprağıdır. Bize sığınan Arapları oralara yerleştireceğim' diyor. Efrîn'de yaptığını tekrarlamak istiyor. Türk devleti ve çetelerinin Efrîn'de halklara yaptıklarını herkes biliyor. Kürtler başta olmak üzere tüm halklara nasıl zulmedecekleri herkes tarafından görülüyor. Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye girmesi durumunda Efrîn'den daha kötü davranacaktır. Herkesin bunu iyi bilmesi gerekiyor. Dolayısıyla tüm imkanları ile mücadeleyi güçlendirmesi gerekiyor."