Bayık: Türkiye devleti hassas bir dönemden geçiyor

Bayık: Türkiye devleti hassas bir dönemden geçiyor

ANF'de yer alan haberde, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Sterk TV'de katıldığı programda Türkiye'nin Suriye politikasını, mültecilerle ilgili uygulamalarını, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası'ndaki yangını değerlendirdi.

İmralı'daki yangının siyasi nedenleri olduğunu savunan Bayık, "Çok sıkışmış durumdalar, bu yüzden görüşmeye izin vermek zorunda kaldılar" ifadelerini kullandı. 

Türkiye'nin Suriye politikasını değerlendiren Bayık, "Osmanlıdan bu yana başka devletlerin çelişkileri üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu siyaset Osmanlının sonunu getirdi. Cumhuriyet kurulduğunda da bu siyaset üzerinden kuruldu. Fakat bu siyaset nasıl ki Osmanlının sonunu getirdi Türkiye'nin de sonunu getirecektir" dedi.

Ankara'nın mültecileri bir şantaj unsuru olarak kullandığını savunan Bayık, "Mültecileri de Avrupa'ya karşı şantaj olarak kullanıyor. Avrupa'dan bu şekilde haraç alıyor. Mülteciler için aldığı parayı hiç bir zaman onlara kullanmamıştır tam tersi mültecilerin emeğini sömürdüler" iddiasında bulundu.

Bayık'ın açıklamalarının satır başları şöyle:

"Türk devleti İmralı'daki yangına ilişkin gayri ciddi bir açıklamada bulundu. Bu da Türk devletinin gerçekliğini ortaya koyuyor. Türk devleti hem içeride, hem dışarıda Kürt halkı üzerinden siyaset yürütüyor. Bu yüzden Kürt halkı Türkiye için çok önemlidir. Kürt ve Kürdistan sorunu Türkiye için hem içeride, hem dışarıda yürütülen siyasetin sebebi oluyor. Bu yüzden Türk devletinin yürüttüğü siyasette Kürt sorunu nasıl merkezi bir konumda ise, Kürt sorununda da lider Apo merkezi bir konumdadır. Türk devleti de hassas bir süreçten geçiyor. Çok sıkışmış durumdalar bu yüzden görüşmeye izin vermek zorunda kaldılar. 

Serêkaniyê ve Girê Spî'yi işgal ettiler. Bu da AKP-MHP'nin gerçekliğini gözler önüne seriyor. Onların gündeminde Kürt sorununu çözmek diye bir şey yok. Bir söz var insanın doğrusu, pratiğidir diye. AKP-MHP'nin gerçekliği de pratikleridir. Her ne kadar biz Kürtlerle kardeşiz deseler de bu pratikleri yalanlarını ortaya çıkarıyor. Kürt ve Kürdistan adına ne varsa ortadan kaldırmak istiyorlar. İdlib'de yaşanan sorun sadece İdlib sorunu değil. Bütün Suriye'nin sorunudur. İdlib'de yaşanan savaş Suriye içindir. Bu yüzden herkes İdlib üzerinde duruyor. Türkiye de ABD ve Rusya'nın kararı ile Suriye'ye girdi. Öyle tak başına aldığı bir karar değildi. 

Bilindiği gibi Astana ve Soçi'deki görüşmelerde bazı kararlar alındı. Bunlar günlük kararlardı. Sonucunda Türkiye'nin Suriye'den çıkması gündeme geldi. Bunu herkes biliyor. Türkiye'ye bu kararları uygulaman lazım dediler. Ama Türkiye Suriye'den çıkmadı. Çıkmadığı için Suriye bir hamle başlattı. Daha sonra Avrupa ve ABD Rusya ile Suriye'ye karşı baskı uygulamaya başladı. Amerika ve NATO Türkiye'ye yardım ettiği için Türkiye ben çıkmam dedi. Bu yardımdan kaynaklı Türkiye savaştı. Onlar yardım etmeseydi Türkiye savaşamazdı. Türkiye'nin de Suriye üzerinde hesapları var. Suriye'nin yeniden inşasında yer almak istiyorlar. Hatta kendi istedikleri gibi inşa edilmesinden yanalar. 

Şuan İdlib'de ateşkes ilan edildi. Bu ateşkese hem Türkiye'nin, hem Rusya'nın ihtiyacı vardı. Türkiye öyle bir kuyuya girdi ki çıkamıyor. Türkiye'nin yanında kimse kalmadı. Arkandayız diyenler de istediği gibi yardım etmedi. Ateşkes kararı ile bu durumdan kurtulmak istedi. Rusya da ABD ve Avrupa'nın baskılarından dolayı savaşı bu şekilde sürdürmek istemedi. Rusya çıkarları gereği ateşkesi kabul etti. Fakat bu ateşkes Türkiye'nin tehlikede olmadığını göstermez. Türkiye zaten yürüttüğü siyasetle ülkeyi daha fazla tehlikeye atıyor. Eğer bu siyasetten vazgeçmezlerse Türkiye'nin sonunu getirecekler. 

AKP-MHP'nin yürüttüğü siyaset Türkiye'ye ve bölge halklarına hizmet etmiyor. Bu siyasetle Türkiye daha da kötü duruma düşüyor. Önderlik bu yüzden uyarılarda bulunuyor. Siz bir ABD'nin, bir Rusya'nın ayağına gidip geliyorsunuz diyor. 

Bu devletler de kendi çıkarları için Türkiye'yi kullanıyorlar. Çünkü bu devletler hegemonya siyaseti yürütüyorlar. Bu yüzden Rêber Apo siyaset yapacaksanız ABD-Rusya'nın ayağına gitmeyin, halkı esas alın diyor. Eğer halkların sorunları çözülürse Türkiye zaten ABD ve Rusya'ya muhtaç olmayacak. Fakat Türkiye'de bir mantık var. Osmanlıdan bu yana başka devletlerin çelişkileri üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu siyaset Osmanlının sonunu getirdi. 

Cumhuriyet kurulduğunda da bu siyaset üzerinden kuruldu. Fakat bu siyaset nasıl ki Osmanlının sonunu getirdi Türkiye'nin de sonunu getirecektir. Belki bir dönem bu siyasetten bazı kazanımlar sağladı ama bugün tam tersi bir durum yaşanıyor. İşte İdlib meselesinde de böyle bir durum yaşanıyor. AKP-MHP ve Türk devleti zorlu bir yola girmiş durumdalar.

Çözüm için yönünü Avrupa'ya verenler hayali bir çözüm arıyorlar. Avrupa'ya gitmek hiç bir zaman sorunlarını çözmeyecektir. Türkiye'deki mülteci sorunu farklı. Türkiye milyonlarca insanı örgütleyip Suriye'den Türkiye'ye getirdi. Belki küçük bir kesim kendisi geldi ama ağırlıklı olarak Türkiye o insanları getirdi. Neden? Çünkü çeteler üzerinde iktidarını kurmak istiyorlardı. Amaçlarına ulaşmak için çeteleri kendine mecbur edip kullandılar. 

Diğer taraftan ise o insanlardan maddi olarak büyük bir fayda gördü. Eğer Türkiye'de daha büyük bir ekonomik kriz yaşanmadıysa asıl sebebi Suriye'den getirdiği halklardır. Çünkü milyonlarca insanı ya düşük ücretle, ya da ücretsiz bir şekilde çalıştırdılar. Yine Suriye'de istedikleri siyaseti yapabilmek için bu insanları Türkiye'ye getirdiler. AKP ve MHP'ye göre Suriye'de erken bir sonuç alınacaktı. Bu hesap üzerinden planlar yaptılar. Fakat Suriye meselesi onların istediği gibi olmadı. Emevi Camii'de namaz kılacağız diyorlardı ama yıllar sürdü bu savaş.

Suriye'deki politikaları sonuç almayınca bu sefer getirdikleri mültecileri Avrupa'ya karşı şantaj olarak kullandılar.

Erdoğan şantaj ve tehdit ile siyaset yürütüyor. DAİŞ'i dünyaya karşı nasıl şantaj olarak kullanıyorsa, mültecileri de Avrupa'ya karşı şantaj olarak kullanıyor. Avrupa'dan bu şekilde haraç alıyor. Mülteciler için aldığı parayı hiç bir zaman onlara kullanmamıştır tam tersi mültecilerin emeğini sömürdüler. Milyarlarca lira kazandı mülteciler üzerinden. Şu anda da İdlib'de derin bir kuyuya düştüğü için çareyi yine şantaj yapmakta buldu. Avrupa'yı yine tehdit etti. Eğer yardım etmezseniz kapıları açarım dedi. Hem de Türkiye'nin memurları, polisleri, istihbaratı mültecileri otobüslere doldurup sınıra götürdüler. Yolu gösteriyorlar, kaçakçıları gösteriyorlar. 

Bu şekilde Avrupa'yı zorlamak istiyorlar. Hem Avrupa'dan para almak için, hem de Suriye'deki politikalarına destek bulmak için mültecileri tehdit olarak kullanıyorlar. Böyle yaparak iktidarda kalmak istiyorlar. Yolun sonuna geldiklerinin farkındalar, eğer yardım almazlarsa iktidardan düşeceklerini biliyorlar. Herkesin onlardan hesap soracağını biliyorlar. Çünkü her gün Türk askerleri öldürülüyor. Türkiye toplumu bu durumu her gün yaşıyor. Ne zamana kadar bunu sürdürecekler. AKP-MHP bunun farkındalar. Biran önce de bu durumdan kendilerini kurtarmak istiyorlar. Bu yüzden de mülteci şantajını devreye koydular."