Kalın: ABD'den temel beklentilerimiz PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "ABD'den temel beklentilerimiz, Suriye'de PKK'nın kolu olan PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi, S-400'ler konusunda gerçekçi ve yapıcı bir tutum alması ve FETÖ'ye karşı kararlı ve sonuç alıcı adımlar atması" dedi.

Kalın: ABD'den temel beklentilerimiz PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi

Kalın, Kriter Dergi'ye verdiği röportajda, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin yeni dönemde nasıl bir dış politika perspektifine sahip olması gerektiğine ilişkin bir soru üzerine Kalın, Türkiye'nin dış politikaya 360 derece perspektifinden bakan bir ülke olduğunu söyledi. Kalın, Suriye özelinde Türkiye'nin, ABD, Rusya ve İran gibi ülkelerle ciddi görüş ayrılıklarının bulunduğunu, herkesin kendi jeopolitik gündemini, Suriye üzerinden bölgeye ve küresel siyasete empoze etmeye çalıştığını vurguladı.

"Türkiye ittifaklarını güçlendirmeye devam edecek"

Türkiye'nin ise hem Cenevre hem de Astana platformları üzerinden küresel iş birliği yapılması gerektiğinde ısrar ettiğini belirten Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye barış, güvenlik, istikrar ve refah kavramlarına geniş bir zaviyeden bakmak zorunda. Körfez krizinden Libya'ya, Karabağ Savaşı'ndan Doğu Akdeniz'e kadar bizi özellikle ilgilendiren bölgesel gelişmelere bigane kalmamız söz konusu değil. Siz yok saymaya çalışsanız da bu sorunlar, eğer zamanında ön almazsanız, gelir kapınıza dayanırlar ama bu sefer siz hazırlıksız yakalanırsınız. Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Dolayısıyla 2022'de ve 2023'e giden süreçte Türkiye ön alıcı bir dış politika perspektifiyle milli imkan ve kabiliyetlerini artırırken, bölgesel ve küresel ittifaklarını da güçlendirmeye devam edecek."

"ABD yönetiminin tarafsız olması gerekir"

Türkiye ile ABD arasındaki sorunların kaynağını nasıl tanımladığı ve sorunların üstesinden gelmek için tarafların hangi adımları atmaları gerektiğine ilişkin soruya ise Kalın, ABD'nin Türkiye algısında ciddi sorunlar bulunduğunu aktardı.

Türkiye'nin ABD dahil herkesle aynı göz hizasında, eşit, adil ve şeffaf bir ilişki kurmayı talep ettiğine işaret eden Kalın, her ülkenin kendi çıkarlarını önceleyeceğini ancak ulusal çıkarlarını çok dar ve bencil bir zeminde tanımlayan ülkelerin temel ve uzun vadeli çıkarlarını tehlikeye atacağını belirtti.

Sözcü Kalın, şu düşünceleri dile getirdi:

"ABD'den temel beklentilerimiz, Suriye'de PKK'nın kolu olan PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi, S-400'ler konusunda gerçekçi ve yapıcı bir tutum alması ve FETÖ'ye karşı kararlı ve sonuç alıcı adımlar atması. Doğu Akdeniz gibi konularda da ABD yönetiminin ve Kongre'nin makul, tarafsız bir tutum içinde olması gerekir. Belli lobilerin ve çıkar gruplarının etkisi altında inşa edilen Türkiye politikalarının kimseye faydası yok. Türkiye'nin hiçbir lobinin ve çıkar grubunun baskısına boyun eğmeyeceğini herkesin bilmesi gerekir. Türkiye'nin ulusal güvenlik tehditlerini dikkate almayan bir politikanın uygulanma şansı zaten yok.

ABD ile ortak ve pozitif bir gündem oluşturmak için şu anda yeni bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Stratejik bir bakış açısıyla ve yapıcı bir tutumla sorunları daha yönetilebilir hale getirebiliriz. Bu da bize mutabık olduğumuz alanlarda daha yakın çalışma imkanı sağlar. Bütün bunlar için stratejik bakış açılarımızın örtüşmesi için daha köklü adımların atılması gerekiyor."

"Suriye güç mücadelesinin sahnesi"

ABD'nin Suriye politikası, F-35 veya F-16 tedariki konularına ilişkin soru üzerine Kalın, "ABD'nin Suriye politikası Obama döneminden beri büyük bir hata ile malul" karşılığını verdi.

Kalın, bu durumun başlangıçta “bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle bertaraf etme” yaklaşımı olduğunu, ancak IŞİD’in büyük oranda etkisiz hale getirilmesinden sonra bu politikanın, Suriye'de Rusya ve İran'a karşı yer kapma çabasına evrildiğini ifade etti.

İbrahim Kalın, "ABD bunu, işine gelirse herkesle her anlaşma yapmaya hazır, Türkiye'nin düşmanı bir aktör üzerinden yapmaya çalışıyor. Bu politika orta ve uzun vadede kaybetmeye mahkum. Bunun dışında Suriye savaşının bitirilmesine ve krizin sonlandırılmasına, mültecilerin ülkelerine güvenli, onurlu ve gönüllü bir şekilde dönmelerini sağlayacak bir bakış açısı yok. Rusya ve İran'la girilen güç mücadelesinin sahnesi Suriye ve mağdurları Suriye halkı olmamalı. Bu bir politika değil. Kötü bir taktik sadece. Bu bakış açısı değişirse sahada pek çok şey değişebilir" yorumunda bulundu.

“ABD yönetimi CAATSA’yı işine geldiği zaman uyguluyor”

Aynı şeyin F-35 konusunda da geçerli olduğunu belirten Kalın, "CAATSA yaptırımlarının amacı Rusya'yı cezalandırmak deniyor. Fakat ABD yönetimi bunu işine geldiği zaman uyguluyor, işine gelmediğinde istisnalar yapıyor. Rusya'nın Avrupa'ya gaz, Hindistan'a S-400 satmasına ses çıkartamıyor. Sürekli istisnalar yapıyor. Halbuki bu yaptırımlar tablosunda şu ana kadarki tek istisna Türkiye ve bu stratejik bir hata. Temel mesele ABD'nin Rusya ve Çin'le nasıl bir ilişki kuracağı konusunda, stratejik netlikten yoksun olması” ifadesini kullandı.

"Bize el uzatanın elini havada bırakmayız"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 2022'de Doğu Akdeniz, Türkiye-Yunanistan ilişkileri ve Kuzey Afrika gibi konulara ilişkin öngörülerinin sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:

"2022 bölgesel yeni açılımların olduğu ve normalleşme adımlarının hızlandığı bir yıl olacak. Biz, bize el uzatan kimsenin elini havada bırakmayız. Bize doğru dostane bir adım atana biz iki adım atarız. Dönemsel kriz ve gerilimleri geride bırakıp yeni normalleşme adımları atmayı önemsiyoruz. Son dönemde Mısır ve BAE ile atılan adımları bu çerçevede değerlendiriyoruz. Bunu başka adımlar da izleyebilir. Tüm bunların ulusal çıkarlarımıza, bölge vizyonumuza ve küresel barışa katkı veren adımlar olduğuna inanıyoruz."

“Türkiye kilit aktör olmaya devam edecek”

Kalın, 2022'nin son iki yılın küresel etkilerinin devam ettiği bir yıl olacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Türkiye, her alanda kendi imkan ve kabiliyetlerini artırırken, ittifak ilişkilerini de güçlendirmeye devam ediyor. Bu denge politikası, krizlerin çözümünde elimizi güçlendirecektir. Yeni açılımlar ve normalleşme adımları bölgesel ve küresel duruşumuzu sağlamlaştıracak diye düşünüyorum. Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika bölgeleriyle olan güçlü bağlarımız daha fazla derinlik kazanacak. Türkiye'nin bu stratejik konumlanmasının önümüzdeki 10 yılda da geçerliliğini koruyacağını düşünüyorum. İçeride ekonomisi güçlü, ihracatını sürekli artıran, ilk nükleer santralini devreye almış, yerli elektrikli otomobiline binmeye başlamış, Cumhuriyet'in yüzüncü yılına güçlü, gururlu ve öz güvenli bir şekilde hazırlanan bir Türkiye, bölgesel ve küresel konularda kilit bir aktör olmaya devam edecek."