ANALİZ-Dünya Kürdistan'ı isterken Kürtler ne istiyor?

Türk Hükümetinin alışılmış "Kürt, Anasını Görmesin" inadından, Kürtlerin ise ütopik romantizm etkisindeki siyasal hayal dünyasından sıyrılacaklar mı? Bunu görmek için ABD'nin bir yandan YPG'ye silah vererek, diğer taraftan da PKK ile mücadelesinde Türkiye'ye destek sunmasına bakarak verilen mesajı tüm çıplaklığıyla görmek mümkün.

ANALİZ-Dünya Kürdistan'ı isterken Kürtler ne istiyor?

Ahmed Faik / KrdNews

Bugün gerçekleşecek Trump-Erdoğan görüşmesi Ortadoğu satrancında güçlerin ne şekilde pozisyon alacağını belli edecek. ABD yönetimi, Erdoğan'ın ziyareti öncesinde YPG'yi ağır silahlarla donatma kararını açıklayarak bir yerde Türk Hükümeti için gerçekleşecek görüşmelerin dallanıp-budaklanmadan çerçevesini çizmiş oldu. Bu nedenle ABD yönetimi, Türk tarafı ile yapacağı görüşmede YPG'ye verilen silahlardan çok; silahların verilmesinden sonra atılacak adımları konuşmaya daha hevesli olacak.  

Birkaç hafta içinde başlatılacak olan Rakka Operasyonu birçok yönüyle ABD için büyük öneme sahip. İlk olarak akla gelen ABD Yönetimini Demokratların devralan Cumhuriyetçilerin genel tutumuna bakarak anlaşılabilir. Tarihsel olarak bakıldığında başa geçen her Cumhuriyetçi lider, sebepleri farklı olsa da dünyanın farklı bir noktasında askeri müdahaleye girişti. Kişisel hırsları kendisinden önceki bir çok Cumhuriyetçi liderden daha fazla olduğu gözlenen ABD Başkanı Donald Trump'ın kendisinden önceki ABD Başkanlarından daha ön plana çıkmak isteğinde olacağını söylemek Trump'ın ilk 6 aylık başkanlığında attığı adımlar ve söylemlerinden rahatlıkla gözlemlenebiliyor.  

Kendinden önceki liderleri gölgede bırakma hırsında olan Trump'ın kendi başkanlık hikayesini yazmasında Suriye sahası çok elverişli bir ortam oluşturuyor. Olumsuz imajı ve tehditkar yapısına karşın Kuzey Kore'den ziyade Suriye'de hamle yapan Trump, etkili ve çabuk bir zafer elde ederek hırsını başarıya çevirmek amacında. Kişisel başkanlık hikayesini muzaffer bir başkan imajı çizmek isteyen Trump, ABD'nin gücünü dünyaya kanıtlama isteği ve ABD çıkarlarına karşı olan diğer güçlere mesaj vermek amacıyla bilindik Ortadoğulu aktörlerin dışında Kürtleri tercih ederek bir yerde gelecek on yılların Amerikan politikasının da istikametini çizecek.     

ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Ross Wilson, Trump-Erdoğan görüşmesini değerlendirdiği mülakatında ABD'nin YPG tercihinin köklerini 14 yıl önceki 1 Mart tezkeresinde aramanın gerektiği yönündeki sözleri AK Parti iktidarı ile girişilecek olası ortaklıkları sorgulanmasına neden oldu. 2005-2008 yılları arasında ABD'nin Ankara Büyükelçiliği görevinde bulunmuş ve Türkiye'yi de yakından tanıyan bir isim olan Wilson'un bu sözlerini ABD'nin bölgede işbirliği konusunda tercihlerini çeşitlendirmeye çalışması olarak yorumlanabilir.  

ABD dış politikasını yakından tanıyan Wilson tespitlerinde Türk Ordusunun operasyonel yeteneklerinden ziyade Türk Politikasının Amerikan çıkarları ile uyuşmaması olduğunu vurgulaması da dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gereken bir başka konu. ABD yönetiminin IŞİD'e karşı Kürtleri silahlandırma kararı almasının yanı sıra Türkiye'ye de PKK ile mücadelesinde daha fazla destek verileceğini açıklamasındaki mesajın hem Kürtlere hem de Türk Hükümetine açık bir mesaj olduğu ortada. 

Tüm bu gelişmeler ışığında Türk Hükümetinin alışılmış "Kürt, Anasını Görmesin" inadından, Kürtlerin ise ütopik romantizm etkisindeki siyasal hayal dünyasından sıyrılacaklar mı? Bunu görmek için ABD'nin bir yandan YPG'ye silah vererek, diğer taraftan da PKK ile mücadelesinde Türkiye'ye destek sunmasına bakarak verilen mesajı tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Yeni politik çizgide dünyadan kopmaya başlayan Türkiye yerini korumak, Kürtler ise dünyada yer edinme fırsatını yakalama şansını ne kadar değerlendirecekler; bunu birkaç hafta içinde göreceğiz.