Öcalan: 'HDP kendisini büyütmeli'

Öcalan:  'HDP kendisini büyütmeli'

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 21 yıl aradan sonra yaptığı ilk telefon görüşmesinde,Kürdistan Bölgesi ile Rojava'da yaşanan gelişmelere ve Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) dönük dikkat çekici mesajlar verdi.

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Cengiz Çiçek, uzun yıllar avukatlığını yaptığı Öcalan’ın telefon görüşmesinde verdiği mesajları Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi. 

Öcalan'ın HDP'ye yönelik "kendisini büyütmesi gerekiyor" mesajını değerlendiren Çiçek, şunları söyledi:

"HDP’yi tüm eksik ve yetmezliklerinin ötesinde tarihsel bir özeleştiri partisi olarak kurmak, yürütmek ve halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesinin başarısının temel aktörü kılmak, öncelikli başlıklardan biri olmak zorunda. HDP kurulduğu günden itibaren bu yönlü umut olmayı başardı. Yeter mi elbette hayır. Zaten Öcalan da buna vurgu yapıyor; bağrında halklar ve ezilenler lehine bu umudu taşımasa ve iktidar odaklarına korku salmasa bu denli yönelimin muhatabı da olmayacaktı. 

Yıllar boyu böylesine ideolojik ve zor aygıtlarının hedefi olmasına; yalana, iftiraya, çarpıtmaya, adaletsizliğe, hukuksuzluğa duçar olmasına rağmen HDP’nin siyasal ve demokratik direniş değerlerinden taviz vermemesi, zaten onun tarihsel haklılığı ve birikimindeki gücünden kaynaklanıyor. Ama tüm bunlar HDP’nin neleri yapması gerektiğini ya da yapamadığını görmemize engel de değil elbette. Öcalan “HDP kendisini büyütmeli, güç kılmalı” derken de bardağın boş tarafına ya da en riskli alanlarına işaret ediyor. "

Çiçek bu risklerden birincisi, "sürekli iktidar ortaklarının siyasal soy-kırım operasyonlarının tehdidi altında olması" olarak yorumladı ve devam etti: 

"İkincisi ise tarihsel olarak iktidar ve sermaye birikimi olarak ortaya çıkan ulus devlete ve bunun örgütlenme kapasitesine karşı, toplumsal zeminde ne kadar siyasal örgütlü güç biriktirildiği ve bunların reel politikte ne düzeyde harekete geçirildiğiyle alakalı bir tehlike işareti....

Öcalan, HDK ve HDP’yi kuruluşundan bugüne küresel kapitalizmin azami kâr hırsının kadın, emek ve doğa aleyhine yarattığı tahribatların ve Türk ulus devletçiliğinin tekçi politikalarının karşısında oturttu. HDK ve HDP’nin gücünü de temsil ettiği ezilen kimlikler lehine zihniyet, ulus, kültür, inanç, sosyal, siyasal, ekoloji, emek, kadın ve gençlik gibi alanlarda ne düzeyde demokratik ve toplumsal örgütlü güç haline getirmesiyle eş tuttu. Sistemin her türden yok edici yönelimlerine ve temsili demokrasi dayatmalarına karşılık, yurttaşların politik mücadeleye daha doğrudan katılımlarını ve anılan başlıklardaki toplumsal örgütlenme kapasitelerini, bir toplumsal öz savunma düzeyi olarak ifade eder. Öcalan’ın uyarılarını, mezhepçi/milliyetçi iktidarın karşısına demokratik halk yönetimini koymak ve bunu HDP’nin olmazsa olmaz mücadele hedefi olarak gündemde tutmak olarak da tanımlayabiliriz. Böylesi bir örgütlenme ve politik güç olma formunu, sadece bir iktidar alternatifi olarak değil; aynı zamanda siyasal soy-kırımcı yönelimler karşısında tüm ilerici değerlerin öz savunmasını en etkili şekilde yapmak olarak da değerlendirebiliriz. HDP’nin onca tarihsel başarısına ve nerede olursa olsun baş eğmez demokratik direnişine rağmen, kuruluşundan bugüne belirli rutin gündemler dışında siyasal soy-kırım yönelimlerine karşı istenilen düzeyde demokratik halk direnişini geliştirememesini de Öcalan’ın “güç olmalı” vurgusunun içinde değerlendirmeliyiz. Önümüzdeki dönem benzeri iktidar yönelimlerine karşı en etkili siyasal mevzilenişin de partinin toplumun kılcal damarlarında somut ihtiyaç alanlarına göre örgütlenmesi ve halkla daha iç içe geçmiş bağlar kurması; tabiri caizse ayaklarının yerli yerine oturtulması olarak da değerlendirebiliriz bu uyarıları...

HDK ve HDP’nin demokratik baskı gücü olarak kendini halkların bağrında diri tutması ve bunun çoklu, çoğulcu, dayanışmacı birlikteliklerini kurmasının bir diğer tarihsel önemi de yönetim beceriksizliklerinin ve rantçı siyasetlerinin teşhir olduğu her dönemde, Kürt kartını tedavüle sokarak ayrıştıran, düşmanlaştıran ve siyasal iktidarın toplumsal rızayı üretme oyunlarının büyük oranda boşa çıkarılacağıdır