PAK: Barolar Kürtçeyi bilinmeyen dil’ olarak kaydeden TBMM hakkında dava açmalı

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Show TV sunucusu Didem Arslan Yılmaz'ın geçtiğimiz günlerde yayına bağlanarak Kürtçe konuşan bir konuğu yayından alması üzerine yaptığı açıklamada Kürtçe'ye bu tür muamelelerin yeni olmadığına dikkati çekerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki uygulamaları gösterdi.

PAK: Barolar Kürtçeyi bilinmeyen dil’ olarak kaydeden TBMM hakkında dava açmalı

PAK, konuyla ilgili yaptığı açıklamada Kürtçe’nin TBMM tutanaklarına “bilinmeyen dil” olarak geçmesinin insan haklarına ve hukuka aykırı olduğunu vurguladı.

Didem Arslan Yılmaz'ın tutumunun bu geleneğin yansıması olduğunu vurgulayan PAK, baroların bu buna karşı harekete geçmesi gerektiğini kaydetti.

‘Tepkiler olumlu ama…’

Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Kürdistan'daki bazı Barolar, Kürt diline yaptığı saygısızlıktan dolayı Didem Arslan Yılmaz hakkında dava açtılar. Bu tutumlarından dolayı söz konusu Baroları kutluyoruz.

Didem Arslan Yılmaz’ın Kürt diline yaptığı saygısızlık, Kürt parti sivil toplum kuruluşları ve şahsiyetlerin yanı sıra, AKP’lisinden CHP’lisine, DEVA Partili’sinden Gelecek Partili’sine bir çok şahsiyet tarafından da tepkiyle karşılandı. Elbette ki bu tepkiler olumludur. Ama, ismini dile getirmiş olduğumuz bu partilerden olup da Didem Arslan Yılmaz’a tepki gösterenler, Türkiye Devleti’nin, TBMM’nin bugüne kadar Kürt diline uyguladığı yok sayma ve yasak siyasetine karşı kendi partilerinin resmiyette hiçbir tutum almadıklarını, aksine bu yasak ve yok sayma siyasetini desteklediklerini de ne yazık ki görmezden gelmektedirler.

Evet, Kürtçeye en büyük saygısızlık ve haksızlığı aslında Türkiye Parlamentosu (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türkiye Devleti yapmaktadır. 98 yıldır Türkiye’de Kürt dili resmi olarak yok sayılmıştır ve yasaklı bir dildir.

‘Kürt dili yasak’

TRT-Kurdi Televizyonu, Seçmeli Kürtçe Ders ve bazı üniversitelerde Kürt Dili ve Kültürü Bölümleri olmasına rağmen, bu uygulamaların hiçbirinin resmi bir dayanağı yok, Anayasa ve tüm yasalarda hala Kürtçe diye bir dil yok, Kürt dili yasak.

TBMM, resmi tutanaklarında Kürtçeyi hala "bilinmeyen dil" olarak kaydetmektedir. Kürtçe yapılan konuşmalar resmi olarak kayıtlara alınmamaktadır. TBMM bu tutumuyla Kürt dilini yok saymakta, Kürt diline saygısızlık etmekte ve aslında en temel insani hak olan kendi diliyle konuşma özgürlüğünü engellemektedir.

TBMM bu şekilde davranırsa, elbette ki Didem Arslan Yılmaz gibileri de TBMM’den cesaret alıp, bu şekilde davranır, Kürt diline saygısızlıkta bulunurlar.

Bu gerçekliklerden dolayı esasen hakkında dava açılması gereken mercii Türkiye Devleti’nin kendisidir, TBMM’dir.

Kanaatimizce, Baroların, Türkiye Devleti’nin şahsında, Kürtçeyi "bilinmeyen dil" olarak kayıtlara geçiren, Kürt dilini yok sayan, Türkiye Devleti’nin en üst organı olan TBMM hakkında dava açmaları en doğru tutum olacaktır.”

Devamında da Türkiye Devleti’nce Kürt diline konulan, konulmaya devam eden yasak, yok sayma siyaseti, hakaret ve haksızlıkların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’na,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülmesi en gerçekçi yol olacaktır.”