Sedat Peker: Suriye’deki Kürtlere birer tane Türk pasaportu verseydin...

“Türkiye’de iki büyük sorun var, bela yaklaşıyor” diyen Sedat Peker, bunların “Kürt ve Alevi sorunu olduğunu söyledi. Peker, “Suriye olayı ilk olduğunda bütün Suriye’deki Kürtlere Türk pasaportu verseydiniz, dışişlerinde danışarak hareket edeceğiz desyediniz kesin kabul ederlerdi. Bunun ne zararı olurdu, neden küçülmeyi düşünüyoruz?” ifadelerini kullandı.

Sedat Peker: Suriye’deki Kürtlere birer tane Türk pasaportu verseydin...

Organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker, Youtube kanalında 8’inci videosunu yayınladı.

Konuşmasının başında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Habertürk'teki yayında, "Peker'in son videosu  milyonlar tarafından izlendi..." sorusuna "milyonlarca kişi çocuk pornosu da izliyor" yanıtını vermesine atıf yapan Peker, “Ben yüzbin sene düşünsem, örnek verirken aklıma çocuk pornosu gelmez. Freud, psikanalistin temel ilkelerinde bilinçaltının dışa vurumu diye bunu inceliyor” dedi.

“Filistin'de sadece hamaset...”

Azerbaycan’da sorun olduğunda SİHA yollandığını, Katar’da sorun olunca askeri birlik kurulduğunu belirten Peker, “Azerbaycan’da SOCAR var, SOCAR’ın alt şirketleri var. Katar’da bankalarda paralar var. Filistin’de ne var? Filistin’de hamaset. Kardeşlerimizle beraberiz, e kardeşlerimizle berabersek 10 tane de SİHA oraya yollayın” şeklinde konuştu.

Peker, “İsrail’e giden malları taşıyan gemilerin kimin olduğu belli. İsrail’de kimin, o gemilerin yazıhanesinin olduğu da belli. Boykot edelim, şu bu... Boykotu bırak onların malını taşımayı bırakın o zaman” diye belirtti.

“Tayyip Abi onlara inanmayı tercih etti”

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakan Soylu’ya destek verdiği açıklamalarına değinen Peker, “Keşke Tayyip Abi bu şekilde olaylara müdahale edip çözseydi. Bu kadar veri, belge, anlatım varken… Ancak nedense bize değil, bana değil onlara inanmayı tercih etti” diye konuştu.

Peker şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Cumhurbaşkanımız, Tayyip Abi, bir uluslararası komplo olduğunu, bu komplonun da merkezinde benim olduğumu ismimi geçirmeden anlattı. ‘Görecekler, bulup getireceğiz’ dedi. Devlet, bulup getirir orada bir sıkıntımız yok. Beni bulup getirmek gerçekleri değiştirecek mi Tayyip Abi? Madem ben uluslararası komplonun parçası ajansam, o zaman bundan sonraki videoyu da Tayyip Abi, kardeş olarak oturup ben sizin karşınızda anlatacağım. Ne zaman tanıştık, ne zaman görüştük. Ne bir eksik ne bir fazla.

Bütün bunları halk biliyor, sana anlatmıyorlar. Bir sen bilmiyorsun, çevreni sarmışlar. Geri kalan herkes biliyor. Yaşadığım sürece sana karşı asla saygısızlık içerisinde olmayacağım. Ancak sen görmek istemiyorsan, ben vatan haini olarak anılmak istemem. Senin hiçbir gücün yokken ben vardım. Onların hiçbiri yoktu. Alkış beklemedim, ön planda olmadım, elimden ne geliyorsa onu da yaptım. Bir dahaki videoda konuşacağız Tayyip Abi, beraber baş başa, abi-kardeş. Açık delillerle, bilinmeyen delillerle anlatımlarımı doğrulayacağım. Helalleşeceğiz abi, ben ajan değilim. Bunu tüm dünyaya göstereceğim.”

Kendisine verilen koruma polisi hakkında da konuşan Sedat Peker, “Bir de diyor ki biz ajan diye yerleştirdik. O da yalan. Ajan diye yerleştirdiysen benim dosyada niye bu koruma polislerinin ifadesi yok? Ajansa ifadesi olması lazım. Bir de diyor ki, ‘Yurt dışına gitmedi koruma polisi.’ Yurt dışına gitmeyi bırak 7-8 ay yanımda kaldı. Özelim ben, normal değilim ki. 7-8 ay benimle yurtdışında kaldı koruma polisi, evrakları orada” ifadelerini kullandı.

“Kürtlere kendimizden daha çok değer vermemiz lazım”

“Suriye konusuna girmeden önce Kürt konusuyla ilgili kısaca bir iki not anlatmak istiyorum” diyen Peker, şöyle devem etti:

“Aslında Kürt sorunu, Alevi sorunu, aslında bu ülkede liderlerin kullanmak için ellerindeki en iyi argüman. Din konusu keza aynı. Bir iki tane daha çok hassas konular var. Ama en önemlisi mezhepsel konular. Bu buraya özellikle getirilmiş bir şey. Bütün milletler bizden ayrıldı, bize savaş açtılar. Birleşmiş Milletler, Kürtlerin yaşadığı bölgelere gittiğinde onlar şu beyanı bildiriyor, diyorlar ki 'Biz Türklerle aynı devlet içinde yaşayacağız. O zamanki Birleşmiş Milletler raporlarında var. Herkes bizi terk ediyor, vuruyor, onlar bizle beraber kalıyorlar. Şimdi ne yapmak lazım, siz namuslu davrandınız, bizi satmadınız, bizim onlara kendimizden daha çok değer vermemiz lazım.

"Bugünkü PKK de bireysel isyandır"

İkincisi Cumhuriyetçilerin İnönü'yü hep böyle demokrat diye anlatırlar ya. Müfettiş yolluyor, bir rapor yazdırıyor. Rapor şu; Güneydoğu'nun fakir bırakılması, yoksa bunlar ayaklanır. Bunu yazan ya aptal ya da birileri yazdırmış. Varlıktan, bolluktan kim ayaklanmış ya, tüm isyanlar açlıktan, sefaletten çıkmış. O rapor uygulanıyor, bireysel isyanlar olmuş mudur, olmuştur. Bugünkü PKK de bireysel isyandır. Kürt halkı asla yapmamış.

Öcalan gibi tipler var, çok acayip. Çok okudum, çok inceledim. İlk gücü ele geçirmeye başlayınca kendi köylülerinden, hemşehrilerinden, akrabalarından bir ekip kuruyor. Bunlar ne kadar zeki adam gelirse bir dönem 10 kişiden 2 kişiyi polis ajanı diye öldürüyorlar zaten. Hem diğerlerine korku veriyorlar sakın isyan etmeyin diye, diğer taraftan da zekileri öldürüyorlar. Ondan sonra yetenekli olup, sivrilenleri çatışmalara yollattırıyor, sağ çıkma şansı olmadığı çatışmalara. Hep kendi öldürtüyor aslında. PKK bu şekilde kurulmuş, hâlâ da devam ediyor, düşman. En kötüsü neydi biliyor musunuz, Abdullah Öcalan’ı yakaladılar getiriyorlar. Aklım çıktı ya dünyanın her yerinde insanlar üzerine benzin döküp yakıyorlar. Ben kendimi yakamam kardeşim, silahla vururum öldürürüm ama kendimi yakamam. Cayır cayır insanlar yanıyor, bu nasıl bir şey diyorsun. Adamlar onun için yanıyor, desene ‘Öldürün ulan beni.' O da gitmiş sorguculara yalakalık yapıyor.

Bir de o cezaevlerinde insanlara bok yediren, kendini vatansever zanneden, ya birilerinin özellikle yaptırdığı, sadist. Bütün kadınları çırılçıplak çocuğunun yanında arama var diye soyuyor, bunlar oldu, vallahi biliyorum. O çocuk onu gördükten sonra başka şansı yok. Bu adamlar bizi bırakmamış, bu adamlar niye bize düşman, düşman...”

“Suriye’deki Kürtlere birer tane Türk pasaportu verseydin...”

Sedat Peker, “İki tane büyük sorun var Türkiye’de, bela yaklaşıyor” diyerek Kürt ve Alevi meselesi hakkında yorumda bulundu.

Peker, şu ifadeleri kullandı:

“Suriye konusunda şimdi bağırıp çağırıyoruz ya. Suriye olayı ilk olduğunda bütün Suriye’deki Kürtlere birer tane Türk pasaportu verseydin, buradakiler akrabası. Dış politikada danışarak hareket edeceğiz deseydiniz, kesin kabul ederlerdi. Bakacaklar Güneydoğu’nun dağlarına, İzmir'e, İstanbul'a, bolluk, zaten akrabaları da burada. Bunun ne zararı olurdu, neden küçülmeyi düşünüyoruz? İşgal etmek anlamında söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Ticari, ekonomi, para, hareket. Akılcı olmak lazım. Terörün olduğu yerde hep uyuşturucu, yasadışı para, silah kaçakçılığı olur. Derinciler, Mehmet Ağar, PKK’nın derincileri var. Mehmet Ağar’ın onlarla da arası iyi. Süleyman hepsinden asil. Gazetecilere tak tak yapıp yürüdü ya büyük efsane bu. Türkiye’nin çekeceği var bu adamdan.”

“Silahlar El Nusra’ya gitti”

Peker, Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine, TIR'larla gönderdiği askeri teçhizat ve silahlarla ilgili de konuştu.

Sedat Peker, “Bizin TIR'lar 'Sedat Peker yardım konvoyu' diye gidiyor. Basına da resimler veriyoruz. Tüm ekipmanları yolluyoruz. Ama benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyor diye biliyoruz. Araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz, bilmiyoruz dediysem silah var, saf çocuk değiliz. Bu da normal, olması gereken şey. Ama bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT tarafından organize ediliyor, SADAT'ın içindeki bir ekip tarafından. Bunların hepsini ben kendi paramla alıyorum ama onlar hariç, onların benimle hiçbir ilgisi yok ama benim adıma gidiyor. İşlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direkt geçiş yapılıyor. 'Bize de biraz verir misin, orada savaşçılar…' dedim tamam, verelim. Türkmenler her yerden videolarla teşekkür ediyorlar aracı aldık diye, bir iki tanesi Arapça konuşuyorlar. Sonra bizim Türkmen arkadaşlar 'Bunlar el Nusracı' dedi. Bizim diğer arkadaşlar da 'Bu gidenler el Nusra'ya gidiyor' diyor. Evet, benim üzerimden gidiyor. Samimi yapıyorum. Ama ben yollamadım, SADAT'çılar yolladı" dedi.

“Albayrak nerede biliyor musunuz?”

Suriye ile Murat Sancak ve Ramazan Öztürk üzerinden milyarlarca dolarlık ticaret yapıldığını iddia eden Peker, “Murat Sancak, Ramazan Öztürk tüm hiyerarşi orada Ebu Abdurrahman ticaret böyle yapılıyor. Bunlara silah veriyorsunuz bunlar bizim Türkmenlerle savaşıyor. Bizim üstümüzden gidiyor. Diyorlar ki ‘yeni dengeler var’ dedim ‘anlatın’. Berat Albayrak nerede biliyor musunuz? Sancar’ın Beylikdüzündeki evinde kalıyor. Oradaki para neden bizim devlete gelmiyor?” diye konuştu.