Suriye'de Kürt-Arap gerginliği: ABD devreye girdi

ABD, Fırat’ın doğusunda, Arap bölgelerindeki halkın Deyrezzor’da gerçekleştirdiği protestolarla başlayan Arap- Kürt gerilimini kontrol altına almak için devreye girdi. Bölgede Arap kabilelerini devirme mücadelesi devam ediyor. Şam ise Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon ile çalışan yaklaşık 60 bin Arap ve YPG üyesine sahip Suriye Demokratik Güçleri (DSG) içindeki çatlakları öne çıkarmak için bu durumdan faydalanmaya çalışıyor.

Suriye'de Kürt-Arap gerginliği: ABD devreye girdi

ABD, Fırat’ın doğusunda, Arap bölgelerindeki halkın Deyrezzor’da gerçekleştirdiği protestolarla başlayan Arap- Kürt gerilimini kontrol altına almak için devreye girdi. Bölgede Arap kabilelerini devirme mücadelesi devam ediyor. Şam ise Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon ile çalışan yaklaşık 60 bin Arap ve YPG üyesine sahip Suriye Demokratik Güçleri (DSG) içindeki çatlakları öne çıkarmak için bu durumdan faydalanmaya çalışıyor.

DSG tarafından 23 Mart’ta IŞİD'in elinden kurtarılan Deyrezzor kırsalında geçtiğimiz günlerde başlayan protestolarda göstericiler, hizmetlerin iyileştirilmesi ve kaynaklardan elde edilen gelirlerin ödenmesini talep ediyor. Gösterilerde ayrıca Fırat’ın doğusundan, İran ve Rusya’nın desteklediği rejim güçlerinin kontrolünde bulunan batı bölgesine petrol ihracatının da durdurulması isteniyor.

Suriye petrolünün yüzde 90’ı Fırat’ın doğusundan karşılanıyor. En büyük baraj ve tarım arazilerinin büyük çoğunluğu da bu bölgede bulunuyor. Ancak 2011 yılı öncesinde günlük yaklaşık 320 bin varil olan petrol üretimi, 185 bin kilometrelik alanı ile Suriye’nin üçte birini elinde tutan DSG’nin kontrolü altındaki bölgelerin çoğunda yaklaşık 70 bin varile düştü.

Söz konusu bölgeler, örgütün Suriye’nin doğusu ve Irak’ın batısında egemenliğini ilan etmesinden 23 Mart’a kadar IŞİD'in ana kalesi konumundaydı. Ayrıca Uluslararası Koalisyon’un askeri harekâtlarının ve ağır bombardımanların da hedefindeydi. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den önce ‘tamamen ve hızlı bir şekilde çekilme’ ardından da ‘kademeli ve hesaplı bir şekilde çekilme’ kararları, birçok gurubun boşluğu doldurma konusundaki iştahını kabarttı. Söz konusu kararların ardından ABD’nin yerel müttefiklerine yönelik tehdit algısının artması da bunda etkili oldu. Türkiye, Dicle ve Fırat nehirleri arasında ‘güvenli bir bölge’ istiyor. İran, Fırat Nehri’nin batı kıyısındaki el-Bukemal ve el-Meyadin şehirlerindeki varlığını güçlendirdi. Şam, Fırat’ın doğusunu müzakere ile geri almanın yanı sıra askeri alandaki üslubunu da sertleştirdi. Moskova da tüm toprakların Suriye yönetimine geri verilmesi gerekliliğini vurguladı.

Birçok kesim, bu bölgedeki Arap kabileleri yanına çekmeye çalıştı. Tüm taraflar, sonraki aşamaya hazırlık için ittifaklar kurmak amacıyla kabilelerle toplantılar düzenledi. Nitekim YPG ile iş birliği yapan kabileler ortaya çıktı. Bir başka kabile Ankara ile, üçüncü bir kabile de Şam ile ilişkilerini yeniden düzeltti. Tahran ise Suriyeli gençleri kendisine bağlı milislerin saflarına çekmek için birçok imkân sunarak akıllarını çelmeye çalışıyor.

Deyrezzor’daki protestolar; IŞİD'in hezimeti, ABD’lilerin ‘yeni düzenlemelere ilişkin açıklamaları, Ankara ile ‘güvenli bölge’ hakkında yapılan müzakereler ve Şam’ın hırsları nedeniyle birçok boyut kazandı.

Fırat ve el-Cezire bölgesi Arap Konseyi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Suriyelilerin millet ve toprak birliğini korumayı önemsiyoruz. Deyrezzor halkı, DSG’nin uygulamalarına karşı bölgenin ihtiyaçlarının karşılanması, iyi bir şehir hayatı için altyapının iyileştirilmesi, bölgedeki petrol ve türevlerinin Beşşar Esed rejiminin egemenliği altındaki bölgelere ihraç edilmesinin durdurulması gibi taleplerle protestolar başlattı. DSG, olası tüm hareketliliği şüpheli, terörist ve IŞİD'e bağlı olmakla suçluyor. Açıklamalarda defalarca yer verilen bu haksız suçlamada “IŞİD'ten en çok zarar gören ve direnen bölge halkı olmuştur” ifadeleri yer aldı.

Yerli Arap yetkilileri, Şarku'l Avsat’a yaptıkları açıklamada Haseke ile Deyrezzor’daki durum arasında sıkışan gruplar olduğunu aktardı. Haseke’deki bölgelerin çoğunda Kürtler yaşıyor. Deyrizor’daki nüfusun büyük çoğunluğunu da Araplardan oluşuyor. Bu nedenle farklı bir şekilde ilişki kurulmalı ve başrolün Araplara verilmesi gerektiği belirtildi.

Bu taleplere yanıt Kürt komutanlardan geldi. Söz konusu komutanlardan biri, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:

“DSG, IŞİD ile savaşta bölge halkına güvendi. Bazı hizmetlerde aksamalar olduğu doğru. Çünkü bölge, IŞİD'in elinden yeni kurtarıldı. Ancak sorunları çözmek ve insanlara hizmet vermek için çalışmalar yapılıyor. Mevcut önceliğimiz, güvenliğin ve istikrarın sağlanması ve bölgedeki IŞİD hücreleri ile mücadeleye devam edilmesidir. IŞİD hücreleri halen mevcutken rejim veya IŞİD'in bu protestoları istismar etme ihtimali var. Koalisyon, Fırat’ın doğusundaki örgüt hücrelerine saldırılar düzenliyor.”

ABD ordusu, söz konusu gerilim ve mevcut durum ışığında Ömer Petrol Sahası konusunda göstericilerin temsilcileri ile bir dizi toplantı gerçekleştirme çağrısında bulundu. Ayrıca Deyrezzor’un önde gelenleri ve sivil konsey ile protestocuların taleplerini ele almak üzere görüşmeler gerçekleştirmek istedikleri belirtildi. Elde edilen bilgilere göre protestocuların talepleri arasında yerel konsey kurulması, Deyrizor’daki işlerin kontrolünün bölge halkı ve kabilelere devredilmesi, hizmetlerin sağlanması ve dağıtımında adaletli olunması, örgütün çıkarılan petrolü çalmasına izin verilmemesi, gençlerin zorla silah altına alınmaması ve IŞİD ile mücadele bahanesiyle Araplara baskının bırakılması var.

Kürt Komutan açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Deyrezzor Konseyi, DSG ile birlikte çalışarak IŞİD ile mücadele etmek isteyenlerden oluşturuldu. Bazıları kabul edilemez olabilir. Ancak durum istikrara kavuşunca, Rakka, Menbiç ve Tabka’da olduğu gibi yerel bir konsey oluşturulması için seçimler yapılacak.”

Ankara; Tahran, Moskova ve Şam gibi Deyrizor'daki gelişmeleri yakından takip ediyor. Ancak Türk tarafı, Fırat ve Dicle arasında bir ‘güvenlik bölgesi’ kurmak için Washington ile müzakerelere paralel bir adım attı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Deyrizor’un kurtarılması için yeni bir askeri yapı konusunu ele almak üzere Kabile ve Aşiretler Yüksek Konseyi’nden bir heyet ile Ankara’da kapalı bir toplantı gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz Aralık ayında Halep’in kuzey kırsalındaki Azez’de yapılan konferansta ‘Suriyeli Kabile ve Aşiretler Yüksek Konseyi’ ismiyle yeni bir Suriyeli muhalif grubun kurulduğu duyurulmuştu. Konsey’e bağlı kabileler ve aşiretler, Türkiye tarafından Fırat'ın doğusunda DSG'ye karşı yapılan operasyonlara destek verdiklerini açıklamıştı. Askeri grupların temsilcileri de Türk ordusuyla Fırat'ın doğusundaki iş birliğini görüşmek üzere Ankara'ya bir ziyaret gerçekleştirmişti.

El- Cezire bölgesi ve Fırat’ın doğusu, ABD ve Rusya’nın hava sahasında çatışmalarını engelleme anlaşmasının perde arkasında tüm ihtimallere açık. Arap kabileleri, geleceklerini belirlemede çok önemli rol oynayacak. Bu da Washington, Ankara, Tahran ve Şam'ın kabileleri yanlarına çekme çatışmasının yoğunlaşması anlamına geliyor.