Türkiye, HTŞ'ye karşı askeri seçeneğe mi yöneliyor?

Türkiye, HTŞ'ye karşı askeri seçeneğe mi yöneliyor?

Ankara’da geçtiğimiz Pazartesi günü düzenlenen Suriye konulu Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesinin ardından, Türkiye’nin, Rusya’nın, rejimin İdlib’deki ilerlemesine verdiği desteği durdurmak için başta Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) olmak üzere İdlib’deki radikal gruplar ve terör örgütlerine karşı operasyon eğiliminde olduğu ifade edildi.

Ankara ilk defa, HTŞ’ye karşı askeri operasyon olasılığını ve İdlib’de ‘Zeytin Dalı’ senaryosunu gerçekleştirebileceğini ima etti. Bu da, dağılma veya ortadan kaldırılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan ve neredeyse başka seçeneği olmayan HTŞ ile askeri bir çatışmaya girmesi anlamına geliyor.

Ankara, HTŞ’nin İdlib’deki varlığının, Suriye rejimi ve Rusya’nın elinde buraya saldırmaları için bir koz olduğunu ve İdlib’i koruyamaz hale geldiğini gördü. Ankara, Suriye'nin kuzeybatısındaki bölgede olup bitenler için sonsuza kadar sabredemeyeceğini de defalarca dile getirdi.

Türkiye, askeri varlığının bölgedeki demografik durumu stabilize etmesi amacıyla İdlib’deki Gerginliği Azaltma Bölgesi anlaşması kapsamında oluşturduğu gözlem noktalarına sıkıca tutunuyor.  Bu nedenle, Türkiye'nin, Rusya ile Soçi Mutabakatı’nı kurtarabilmesi ve üçlü zirvede kararlaştırıldığı gibi İdlib’de silahtan arındırılmış yeni bir tampon bölge oluşturulması konusunda varılan anlaşmayı uygulaması için HTŞ'ye karşı askeri operasyon olasılığı masada olabilir.

Türkiye, Rusya ve İran, Astana’da, geçen yıl ise Soçi zirvesinde  Türkiye ile Rusya tüm yabancı terörist unsurların Suriye'den çekilmesi üzerine anlaştı. Ancak Moskova, Türkiye'nin Soçi Mutabakatı uyarınca bu unsurları geri çekme taahhüdünü yerine getirememesini defalarca eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre gözlemciler, ‘HTŞ’yi baskı altına alma girişimi’ olarak görünen Türkiye’nin bu yeni pozisyonunun ortaya çıkmasıyla, HTŞ’nin önündeki seçeneklerin sınırlı olduğunu düşünüyor. HTŞ’nin ya kendisini feshetmeyi seçeceğini ya da yalnızca rejim ve Rusya tarafından değil, aynı zamanda Rusya ve ABD’nin desteğiyle olası Türk askeri operasyonlarıyla karşı karşıya kalacağı vurguluyor.

Türk kaynaklara göre Ankara’daki üçlü zirvede, terör örgütlerinin ve militan grupların faaliyetlerinin durdurulması konusunda bir anlaşmaya varıldı. Böylelikle, başta yabancılar olmak üzere HTŞ ve diğer örgüt unsurlarının önünde, ‘gönüllü ayrılma’ veya ‘Rusya ve ABD desteğini alan Türk ordusuyla karşı karşıya gelme’ seçenekleri bulunuyor.

Kaynaklar aynı zamanda, Türkiye'nin geçtiğimiz dönemde HTŞ’yi kendisini feshetmeye ikna etmeye çalıştığını, ancak bunda başarılı olamadığını belirtiyor.

Şu durumda, mevcut seçeneğin İdlib'de askeri operasyon olduğu ve bölgenin Rusya’nın onayıyla Afrin gibi Türkiye’nin tam kontrolüne gireceği öngörülüyor. Böylelikle, Türkiye’nin kontrolü Halep ile Lazkiye'yi birbirine bağlayan M4 karayolu ile Halep ile Hama üzerinden Şam'ı birbirine bağlayan M5 karayoluna kadar ulaşacak.

Sonuç olarak bu da, rejimi etkisiz hale getirmek, İran destekli saldırıları engelleyerek kalıcı ateşkesi garantilemek ve İdlib sakinlerinin gelecekte Türkiye sınırına doğru yeni bir göç dalgası oluşturmasını önlemek anlamına geliyor.

Üçlü zirvede, Rusya’nın, HTŞ sorununu Türkiye eliyle çözme ve bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmeleri için ısrar ettiği ortaya çıktı.

Rusya, birliklerinin M4 ve M5 uluslararası karayollarında varlık göstermesini istiyor. Bununla birlikte, ağır silahların ‘ılımlı’ muhaliflerden çekildiğinden emin olmak ve yalnızca Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne (UKC) ait olmasını sağlamak amacıyla İdlib'de silahsızlardan arındırılmış bölgede Türk kuvvetleriyle ortak devriyeler yapmayı planlıyor.

“HTŞ Türkiye ile bir çatışmaya girmeyi kabul etmeyecek”

Gözlemcilere göre HTŞ Türkiye ile bir çatışmaya girmeyi kabul etmeyecek. Ayrıca, Ankara’nın Soçi Mutabakatı’nın bozulmasını istemediğini ve İdlib’deki varlığının çıkarlarıyla çatışması halinde kendisine karşı askeri harekâtta tereddüt etmeyeceğinin farkına varan HTŞ, Ankara'nın Rus baskısı karşısında konumunu güçlendiren bazı adımları kabul etmede de esneklik gösterebilir.

Türk kaynaklar, Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile New York'taki BM Genel Kurulu’nun oturum arasında yapacağı toplantının ardından tablonun netleşmesini bekliyor.