AK Partili vekilden Kurdistan Bağımsızlık Referandumu yorumu

AK Partili vekilden Kurdistan Bağımsızlık Referandumu yorumu

25 Eylül’de yapılması kararı alınan Kurdistan Bölgesel Yönetimi'nin (KBY) bağımsızlık ile ilgili referandum  süreci ile ilgili  Kurdistan24 televizyonuna konuşan AK Parti Milletvekili Orhan Atalay bağımsızlık referandumunun temel bir hak olduğunu dile getirdi.

Kürdistan’da gerçekleşecek olan referandumun orada yaşayan insanların kendi tercihlerini ve kaderlerini tayin edecekleri temel bir hak olduğunu dile getiren Atalay, “O haklarını esas itibariyle istedikleri gibi kullanırlar ve bu haklarını kullanırken kendi komşularıyla bir görüş ve fikir alışverişinde bulunurlar ama kimseden müsaade istemek zorunda değiller” şeklinde konuştu.

Türkiye, Kurdistan’a kapılarını kapatmayacak

Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin öncülüğünü yaptığı ve 25 Eylül’de yapılacak olan bağımsızlık referandumunu değerlendiren Orhan Atalay, Türkiye’nin tüm komşularıyla olduğu gibi Kürt bölgesiyle de gerek sosyal, gerek siyasi, gerek kültürel gerekse de ekonomik açıdan iyi ilişkiler içerisinde olduğunu söyledi:

“Hatta diyebiliriz ki Kuzey Irak’ın dünyaya açıldığı tek kapı Türkiye’dir. Türkiye iyi günde de kötü günde komşularına hiç kapı kapatmadı. Ne Balkanlar’a kapattı, ne Kafkasya’ya, ne Afrika’ya ne Ortadoğu’ya ne de Irak ve İran’a kapattı. 8 yıl süren savaşta Türkiye İran’dan insanları ağırladı, Saddam’ın Halepçe Katliamında Kürtleri kendi memleketinde misafir etti. Şimdi Suriye’deki Arapları, Kürtleri, Türkmenleri misafir ediyor 4-5 yıldır. Dolayısıyla Türkiye’nin nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın öyle ya da böyle hiçbir şekilde Kuzey Irak’a kapı kapatacağı asla ve katta düşünülemez. Çünkü bizim sosyolojimiz birdir, yani Dicle’nin öbür tarafında bir kardeş beri tarafında bir kardeş kalmıştır. Dolayısıyla kardeşi kardeşten, dayıyı yeğenden ayırma imkânı yoktur. Biz Türkiye’yi yöneten AK Parti olarak referandum sonrasında Irak’ta kurulacak bir Kürdistan devletine karşı, Haliç Devletleri’nin Katar’a uyguladıkları bir ambargo gibi bir ambargo uygulanacağını beklemiyorum ve buna sebep olabilecek hiçbir neden ya da gerekçe göremiyorum.”

Türkiye ile Kurdistan arasında olumlu ilişkiler kurulacaktır

 “Bağımsız bir Kürdistan kurulduktan sonra Türkiye’deki Kürtler de buraya gider mi? Türkiye bundan dolayı bir endişe yaşıyor mu?" gibi tartışmaların da yaşandığı Türkiye’de gerçekten böyle bir endişe var mı yok mu? Atalay bu önemli tartışma konusu ile ilgili olarak ise “buna zerre kadar ihtimal vermiyorum” diyerek şunları söyledi:

“Belki Türkiye’de şöyle bir endişe olabilir; orada bir Kürt devleti kurulursa Türkiye’nin Kürtleri sıkıntı olur. Ben buna zerre kadar ihtimal vermiyorum. Türkiye’de Araplar da yaşıyor ama hiçbir Arap fert veya cemaat, kitle veya toplum ‘Suriye’de bir Arap cumhuriyeti vardı biz orayı iltihak etmek istiyoruz’ demedi. Irak için de böyle bir durum yaşanmadı. Artık dünyaya, AB’ye, ABD’ye ve Sovyetlere baktığımızda insanlar modası geçmiş ulus devletlere çok da itibar etmiyor. İnsanlar nerede huzur, refah, kalkınma, zenginlik ve adalet buluyorsa orayı kendine vatan etmek istediği tarihsel bir evre yaşıyoruz. Ben Türkiye’deki Kürtlerin ‘Irak’ta bir Kürdistan kuruldu biz de oraya katılmak istiyoruz’ diyeceklerine zerre kadar ihtimal vermiyorum. Hatta tam tersine beklentilerim var, yarın bakarsınız Türkiye ile orada kurulacak bir Kürdistan devleti arasında daha rahat geçişler yapılabilir, ticari ilişkiler daha da gelişebilir çünkü süreç öyle bir süreçtir. Biz komşularımızla ilişkilerimizi sıfır problem temeline götürdüğümüz gibi bizim de tarihsel, dinsel, mezhepsel, sosyolojik, kültürel yakınlığı daha fazla olan topluluklarla ya da devletlerle daha fazla ilişkilerimizi geliştirmek isteriz. Bu eşyanın tabiatında olan bir şeydir. O yüzden ben Kuzey Irak’ta yeni bir yapılanma olacaksa elbette ki tek başlarına karar vermek haklarıdır ama komşularıyla bunu istişare etmek daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Geçmişte Mahabad Kürt Cumhuriyet ve Süleymaniye Kürt Krallığı’nın tecrübesini, deneyimini yaşamış bir sosyolojinin bundan sonra adımlarını daha dikkatli atması konusunda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. Çünkü Ortadoğu dışarıdan çok açık bir coğrafyaya, haritaya dönüştüğünü görüyoruz. İnsanlar kendi haklarını kullanırken konuşmak isterken de yakıp yıkmadan, kırmadan yaşayabilmeleri gerektiği kanaatindeyim.”

Bağımsız bir Kürt devletinin PKK tavrı, Türkiye ile ilişkileri belirleyecektir

Referandum sürecinde Türkiye ile Kürt yönetimi arasında heyetler arası görüşmelerin olması gerektiğini ifade eden Atalay, olası bir bağımsızlıktan sonra Mesud Barzani ve Kürdistan’ın PKK ile ilgili ortaya koyacağı tavrı önemsediğini dile getirdi ve şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bir toprak talebi yoksa ve Kuzey Irak’taki Barzani yönetiminin de bir talebi yoksa bir anlaşmazlığın olacağını düşünmüyorum. Bizim orada bir hak iddiamız yok. Aynı şekilde onların da bizde bir hak iddiaları yok. Devlet olmaları halinde ben tabi ki Türkiye’nin PKK ile mücadelesi Barzani hükümetinin ya da Kürdistan devletinin ortaya koyacağı tavrı önemsiyorum. Çünkü Türkiye’nin temel endişesi Suriye de ABD’nin YPG’yi silahlandırması, YPG ile PKK’nın yakınlığı ya da zaman zaman işbirliği içerisine girmeleri. Benzer ya da aynı örgüt oluşları haklı olarak Türkiye’yi endişelendiriyor. Türkiye bu konuda son derece haklı endişelerinde, çünkü bugün artık bölgede yaşayan Kürtler de PKK’nın iplerinin başka ülkelerin elinde olduğuna dair kimsenin şüphesi kalmadı. PKK esasında 30-40 yıldır en fazla acıyı Kürtlere çektirdi. Bu da 30 yıllık deneyimle ortaya çıkmış olan bir gerçekliktir. Bu konuda Türkiye’nin endişeleri giderilirse ya da Barzani hükümetinin ortaya koyacağı tavır alacağı karar, ortaya sereceği çaba sanıyorum belirleyici olacak. Türkiye’nin kendi komşularıyla herhangi bir problem yaşamak gibi bir derdi olmadı. Türkiye’nin komşularının topraklarında herhangi bir gözü yok buna ihtiyacı da yok. Esas itibarıyla dolaysıyla sizin sorunuza dönecek olursak o çerçeveden Türkiye’nin bir bugün diyelim ki Kıbrıs konusunu konuşuyoruz biz İsviçre de ya da bir başka yerde Katar sorununu Türkiye konuşuyor ki bizimle bir coğrafi yakınlığı söz konusu değil. Dolaysıyla nerede bir sorun varsa Türkiye o soruna olumlu katkıda bulunmak için gerekirse Afganistan’a gider Fizan’a da gider. Hatta Filipinler ile Mor İslami Kurtuluş Cephesi arasında Türkiye gözlemci ülkedir.”