Avrupa Parlamentosu'ndan HDP ve Rojava çağrısı: Türkiye durdurulmalı!

Avrupa Parlamentosu'ndan HDP ve Rojava çağrısı: Türkiye durdurulmalı!

Avrupa Parlamentosu’nun 40 parlamenteri, Türkiye'nin hem içeride hem de Rojava'da Kürtlere yönelik saldırılarının derhal durdurulması için Avrupa Komisyonu’na çağrıda bulundu. 40 parlamenterin imzasını taşıyan mektup, bu Cuma günü Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve AB’nin dış ilişkiler ve güvenlik politikası yüksek temsilcisi Josep Borell’e gönderildi.

ANF'de yer alan haberde, Türkiye'nin hem içeride hem de Rojava'da Kürtlere karşı saldırılarını durdurması için “derhal bir eylem” çağrısında bulunuldu.

Türkiye’de başta Kürtler ve HDP olmak üzere demokratik siyasi muhalefete yönelik baskılara dikkat çeken parlamenterler, aynı zamanda “Kürtler ve Hristiyan Asurilerin yaşadığı Rojava bölgeleri başta olmak üzere Kuzey Suriye’ye yönelik saldırıları hatırlattı.

Türkiye'de iktidar parti AKP’nin son dört yıl içerisinde “kademeli olarak son derece otoriter siyasi bir sistem inşa ettiğini” kaydeden parlamenterler, “Bu süreçte başta siyasi yöneticiler, parlamenterler, seçilmiş Kürt belediye başkanları, yüzlerce gazeteci, akademisyen, doktor, sivil toplum temsilcileri, insan hakları savunucuları ve başka kişiler olmak üzere 80 bini aşkın kişi terörizmle bağlantılı suçlamalarla tutuklandı” dedi. Hükümetin, başta Kürt politikası olmak üzere kendisini eleştiren herkesi terörist, ihanetçi ve devlet düşmanı olmakla suçladığını belirten parlamenterler, özellikle HDP’ye yönelik saldırılara vurgu yaptı.

Mektupta, “Türk hükümeti HDP’yi tamamen yok etmek istiyor” denildi. 2015’ten bu yana 15 bin 300 HDP’linin gözaltına alındığını hatırlatan parlamenterler, “Türk hükümeti özellikle HDP’nin yönettiği Kürt belediyelere karşı son derece saldırgan bir tutum içerisinde” tepkisinde bulundu.

HDP'li başkanların görevden alınarak kayyum atanan belediyeler ve tutuklanan belediye başkanlarını hatırlatan parlamenterler, toplamda 34 belediyeye “illegal” bir şekilde el konulduğunu belirtti. Henüz görevden alınmamış olanların da ağır bir siyasi ve mali baskı altına alındığına işaret eden parlamenterler, bunların da her an görevden alınabileceğini kaydetti.

Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken parlamenterler, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2018 verilerine dayanarak bin 25 hasta tutsağın bulunduğunu ve bunlardan 357’sinin durumunun ağır olduğunu vurguladı. Mektupta, hasta tutsaklar için “derhal serbest bırakılmalı ya da donanımlı hastanelerde tedavi edilmeli” denildi.

Uluslararası Hukukun Ağır İhlali

Tüm bu baskıların, Türkiye'nin Rojava'ya yönelik harekatına paralel olarak yürütüldüğünü belirten parlamenterler, Türkiye ve çoğu El Kaide eski üyeleri ve IŞİD bağlantılı gruplardan oluşan aşırılıkçı vekalet güçlerinin 2018'in başında Efrin'e saldırdığı ve 150 bin dolayında kişinin Türkiye'nin saldırıları karşısında evlerini terk etmek zorunda kaldıkları ve evlerine geri dönemedikleri belirtildi.

Türkiye'nin Kürtlerde boşalttığı yerlere başkalarını yerleştirdiğini ve sistematik olarak demografik değişime uğrattığını ifade eden parlamenterler bunun “uluslararası hukukun ağır ihlali” olduğunu kaydetti.

Kalanlara yönelik de şiddet ve baskı uygulandığını belirten parlamenterler, harekatın yapıldığı  bölgelerdeki Türkleştirme politikalarına da dikkat çekti.

Türkiye'nin son olarak 9 Ekim’de Rojava'ya harekat başlattığını hatırlatan parlamenterler, “Bu işgal uluslararası hukuku ihlal ediyor ve sivillere karşı sayısız vahşet ve insanlığa karşı suçlar işliyor” diye vurguladı.

"Uluslararası Toplumun Gözleri Önünde İnsanlığa Karşı Suç İşleniyor"

Saldırıların ateşkese rağmen devam ettiğini de belirten parlamenterler, Türk devletinin “terörizmle mücadeleyi” bahane gösterdiğini ifade ederek, şöyle dedi:

“Bizim açımızdan, Türk devletinin gerçek amacının Suriye yerel nüfusunun özerk yönetim ihtimalini yok etmek, Kürtleri, Asuri-Süryanileri ve Ermenileri Türk-Suriye sınırından göçertmek, Türk ve Arap nüfus ile kendi cihatçı gruplarının ailelerini Kürt topraklarına yerleştirmek olduğu açıktır.”

Kürtler ve Hristiyanların göçertilerek Arap nüfusun buralara yerleştirilmesinin demografik değişim ve etnik temizlik gibi insanlığa karşı iki suç olduğunu kaydeden parlamenterler, “Türkiye, bir NATO üyesi, Avrupa Konseyi üyesi ve AB’ye aday bir üye olarak uluslararası toplumun gözleri önünde bu suçları işliyor” diye belirtti.

AB'ye Kürt ve Hristiyan nüfusa karşı etnik temizliğe, Türkiye'nin bölgedeki saldırılarına karşı durulması çağrısının yapıldığı mektupta,"Türkiye’ye silah satışına karşı tam bir ambargo, ekonomik yaptırımlar ve Türk hükümetinin bir çok üyesine karşı hedefli yaptırımlar içeren AB’nin ortak bir tutumu ile birlikte Türkiye’nin Suriye’yi terk etmesi sağlanabilir." denildi.

Türkiye'nin Rojava'ya yönelik harekatı nedeniyle yerlerinden göç etmek zorunda olanlara da insani destek olunmasını isteyen parlamenterler, son olarak Kürtlerin dünyanın bu parçasında barış ve istikrar sağlanması için gelecekteki tartışmalara dahil edilmesini istedi.