Fehim Işık: Kürtler arasında etkili bir konsensüs oluşmadan sorunlar çözülmeyecektir

Fehim Işık: Kürtler arasında etkili bir konsensüs oluşmadan sorunlar çözülmeyecektir

Bir süreden beri Rojava’da, Suriye Kürtlerini temsil eden güçler arasında birlik görüşmeleri yapılıyor.

Bu girişimler sonucu PYD’nin de içinde olduğu 25 parti Kürt Ulusal Birliği Partileri - PYNK adıyla yeni bir oluşuma gitti. Barzani çizgisindeki Kürt örgütlerinin çatı örgütü olan ENKS (Suriye Kürt Ulusal Konseyi) ve PYNK’nin oluşturduğu yedişer kişiden oluşan iki komite, bölgenin siyasi, askeri, idari ve toplumsal sorunlarını bir sonuca bağlamak için görüşmeleri sürdürme kararı aldılar.

Görüşmeler sonucunda belirli bir mesafe kat edilmiş olsa da yanıt bekleyen sorular var. Birlik görüşmelerinin ne durumda olduğunu, Türkiye hükümetinin görüşmeler karşısındaki tutumunu, Zînî Wertê’de yaşanan gerilimi ve 2009’dan bu yana tartışılan ancak bir türlü yapılamayan Kürt konferansını Gazeteci-Yazar Fehim Işık değerlendirdi. 

Evrensel'den Orhan Kurul'a konuşan Işık, “Kürt birliğinin bir parçada sağlanması olumlu bir gelişme olsa bile herkes bilmeli ki dört parçada Kürtler arasında etkili bir konsensüs oluşmadan, sorunlar tam olarak çözülmeyecektir” diyerek, Kürtlerin ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.

O röportajın bir bölümü şöyle: 

Rojava’da ki Kürt partilerinin birlik görüşmelerini kısaca özetleyebilir misiniz?

Rojava’da Kürt partileri arasında hâlâ devam eden birlik görüşmeleri, geçtiğimiz yılın ekim ayında, Girê Spî ve Serêkaniyê’ye dönük TSK tarafından gerçekleştirilen harekatın hemen sonrasında Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin girişimiyle başladı. Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi - ENKS adlı 4 partiden oluşan yapılanma ile ilişkiler gergindi. Bu yapılanmanın bir kısım yöneticilerinin Türkiye’nin kontrolünde olması, yöneticilerinin yer yer Demokratik Birlik Partisi PYD’yi terörist olarak suçlaması, ayrıca Rojava’ya dönük tezleri ile Türkiye’nin tezlerinin örtüşmesi, yani Rojava’nın PKK kontrolünde olduğunu ileri sürerek Demokratik Özerk Yönetimi tanımaması, hedef alması ciddi bir sorundu. Mazlum Abdi’nin ilk temaslarının ardından bu sorunun aşılması için PYD ile ENKS direk görüşmeye başladı. 4 aydır süren bu görüşmelerde siyasi, idari, askeri ve toplumsal tüm sorunlar masaya yatırıldı. Öncelikle ele aldıkları iki grup arasındaki siyasi problemlerdi. Bu konuda epey mesafe katledildiği belli. Ancak diğer başlıklarda henüz bir ilerleme kaydedilmiş değil.

Birlik görüşmelerinin ABD’nin ve Fransa’nın girişimleri üzerinden yapılıyor olmasını nasıl değerlendirmek gerekiyor

Bu durum ne yazık ki Kürtlerin kaderi. 1994’te Güney Kürdistan’da KDP ile YNK’nin yaşadığı kardeş kavgasının ardından da ABD devreye girmiş ve tarafları uzlaştırmıştı. Kürtler kendi inisiyatifleri ile bunu başaramamıştı. Ancak sonucu itibariyle olumlu olan bu girişimi ABD sağlamış diye karşı çıkmanın bir alemi yok. En azından o günden sonra Kürtler birbirleriyle ciddi bir çatışma yaşamadılar. Rojava’ya gelince; daha önce dönemin Güney Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin girişimiyle iki önemli adım atıldı. İlkinde Hewler Mutabakatı, ikincisinde ise Duhok Mutabakatı imzalandı. Bu girişimler sonuçsuz kaldı. Esasen bu girişimlerin sonuçsuz kalmasında Türkiye’nin payı büyüktür. ENKS’nin yönetimini büyük oranda kontrolüne alan Türkiye, Rojava’da yönetimin ortaklaşmasını engelledi. Ayrıca ENKS Türkiye’nin desteğini de bir tehdit unsuru gibi kullanarak ortak yönetim yerine belli bir alanın, özellikle Türkiye ve Güney Kürdistan ile sınır olan bazı bölgelerin yönetiminin kendilerine verilmesini ve Roj Peşmergeleri adını verdiği askeri yapılanma ile kendisine devredilecek bölgelerin kontrolünü sürdürmeyi talep etti. Güney Kürdistan benzeri iki başlı bir yönetime neden olacağı için bu talep kabul görmedi.

Görünen o Batılı güçler Suriye’de taşları yerine oturtmak üzere yeni bir aşamaya evriliyorlar. Bu aşamada Kürt birliğinin sağlanması, en azından Rojava’da istikrar yakalanması Batılı güçlerin de tercihi. Durum buyken Kürt birliğine Batılıların öncülük etmesi zarar değil. Ancak şunu da hatırlatmakta yarar var. Kürt birliğinin bir parçada sağlanması olumlu bir gelişme olsa bile herkes bilmeli ki 4 parçada Kürtler arasında etkili bir konsensüs oluşmadan, sorunlar tam olarak çözülmeyecektir.

Türkiye’den yapılan açıklamalara bakılınca bir rahatsızlığın olduğu göze çarpıyor. Neden rahatsız Türkiye?

Türkiye, birlik görüşmeleri ile beraber ENKS’nin kendi kontrolünden çıkmasından rahatsız. Bu oluşumun yaşama geçmemesi için hem ENKS’li bazı yöneticiler, hem de Güney Kürdistan yönetimi ve KDP üzerinden baskı ve tehditlerini sürdürüyor. Ancak her olasılığa karşı hazırlıklarından vazgeçmiş değil. Örneğin çok önceden kurdurduğu yeni bir iş birlikçi Kürt oluşumu var. ENKS’nin Suriye Ulusal Konseyinden ayrılabileceği olasılığına karşın bu oluşum Kürt’süz kalıp elinin zayıflamasını istemiyor. Bu nedenle Antep’te Suriyeli bazı Kürt grupları ile MİT’in gözetiminde düzenlenen toplantılar sonrasında Abdülaziz Temo başkanlığında oluşturduğu Bağımsız Suriyeli Kürtler Birliğini devreye koymaya hazırlanıyor. Bu durumu ENKS’ye karşı da kullanıyor. Aslında ENKS de tek parça değil. Bu yapılanma içinde Türkiye’nin kontrolünden rahatsız olan ciddi bir kesim var. Görüşme süreçleri, biraz da bu yapılanmada kimlerin baskın geleceğine göre şekillenecek kanısındayım.