İdlib'te çatışmalar benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı

İdlib'te çatışmalar benzeri görülmemiş boyutlara ulaştı

Suriye rejimi ile silahlı muhalefet arasındaki sert çatışmaların ardından rejim güçleri ve müttefikleri 7 Ağustos’ta Hama kırsalındaki Zekat ve Erbain kasabalarını ele geçirdi. Çatışmalarda daha önce örneği görülmemiş ağır hava ve kara silahları kullanılıyor. 

Kara birliklerinin ilerleyişini kolaylaştırmak için muhalif mevzilerini önce hava saldırılarıyla vuran rejim güçleri, gecenin ilerleyen saatlerinde de Tel Melih ve El Cabin üzerindeki iki ayrı hattan karadan ilerlemeye başladı. 

Muhalifler bombardıman nedeniyle Zekat ve Erbain’deki mevzilerini bırakıp geri çekilmek zorunda kalırken Rus ve Suriye savaş uçakları muhalif mevzileri ve ikmal hatlarına onlarca hava saldırısı düzenledi. Hava bombardımanıyla eş anlı olarak karadan da top ve füze atışları yapıldı. Hama’nın kuzeyi ile İdlib’in güney kırsalı arasında kalan bölgeye düzenlenen hava saldırılarında çok sayıda muhalif savaşçının yanı sıra bir medya aktivisti ve dört askeri gözlemci de öldürüldü.

Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (UKC) basın sorumlusu Muhammed Raşid Al-Monitor’a şunları aktardı: “Rejim güçleri ve Rus müttefikleri operasyonlarda yakıp yok etme taktiği izliyor. Zekat ve Erbain kasabalarına helikopterlerle yüzlerce bomba ve yüksek patlayıcı füze atıldı; iki kasaba da neredeyse haritadan silinmiş durumda.”

Raşid şöyle devam etti: “UKC, Hama’nın kuzey kırsalındaki çatışma noktalarına tahkimat yaptı. Taarruza karşı koyulacak ve saldırganların ilerleyişi durdurulacak. İlerleyen birkaç günde rejim güçlerini püskürtmek için birçok planımız var. Rejim mevzilerini ve kışlalarını ustalıklı askeri harekâtlar ve yoğun bombardımanla hedef alacağız, füzeler ve topçu ateşiyle vuracağız.”

Rejim güçlerinin ilerleyişini durdurmak için Hama’nın kuzey kırsalındaki rejim pozisyonlarını ağır silahlarla bombalayan silahlı muhalifler, Şeyh Hadid, Cibin, Vadi Hismin, Bradic ve Tel Selba’yı hedef aldı. Muhaliflerin iki kasabayı geri almak için başlattıkları saldırı yoğun bombardıman ve ağır kayıplar nedeniyle başarılı olmadı. Öte yandan Suriye muhalefeti rejim saflarında da çok sayıda can kaybı olduğunu, muhtelif ağır silahların kullanılmaz hâle getirildiğini söylüyorlar. 

Hama’nın kuzey kırsalından aktivist Abdurrahim Hammud Al-Monitor’a şunları aktardı: “Şu an rejim güçlerinin elinde olan Zekat ve Erbain çok büyük önem taşıyor. Zira bu iki kasaba, muhaliflerin kontrolündeki Hama’nın kuzeyinde bulunan diğer kasaba ve kentlere açılan birer kapı. Rejim şimdi Kefr Zita ve Latamina kasabalarını ele geçirmek için bu köy ve kasabaları birbirine bağlayan tüm yollara saldırıyor.”

Çatışmalar Suriye rejiminin 5 Ağustos’ta muhaliflerle varılan ateşkes anlaşmasının geçerliliğini yitirdiğini ilan etmesinin ardından başladı. Ateşkes Astana sürecinin garantör devletleri Rusya, Türkiye ve İran’ın aracılığında 2 Ağustos’ta ilan edilmişti.

Kısa süre sonra rejim güçleri ateşkesi askıya aldı, Suriye ve Rus savaş uçakları İdlib ve çevresindeki Hama ve Lazkiye kırsalında bulunan kent ve kasabaları bombalamaya başladı. 

Suriye rejimine bağlı Genel Komutanlığın 5 Ağustos’ta SANA haber ajansı tarafından yayımlanan açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ordu ve silahlı kuvvetler, Suriye halkını koruma ve güvenliği sağlama yönündeki anayasal sorumluluğu gereği tüm terör örgütlerine karşı askeri operasyonlarını yeniden başlatacak ve saldırılara yanıt verecektir.”

Rus Savunma Bakanlığı 5 Ağustos’ta Rusya’nın Lazkiye’deki Hmeymim üssüne üç roket güdümlü el bombası atıldığını açıkladı. Açıklamada ölen ya da yaralananların olup olmadığına değinilmedi.

UKC komutanlarından Yüzbaşı Ebu El Macit El Homsi Al-Monitor’a şunları aktardı: “Rejim güçlerinin bizi ateşkesi bozmakla suçlaması yersiz. Genel Komutanlığın açıklamasının her kelimesi yalan. Ateşkesi ilk günden itibaren bizi sürekli top ateşi ve roket saldırılarıyla hedef alarak bozan taraf rejim güçleridir.”

Homsi şöyle devam etti: “Rus Savunma Bakanlığı’nın iddialarının aksine Hmeymim üssünü biz bombalamadık. Rusya ve Suriye rejimi bunu, çatışmaları yeniden başlatmak ve sivilleri öldürmeye, köyleri yok etmeye devam etmek için bahane olarak kullanıyor. Bunlar mantık dışı, gerçek dışı bahaneler.”

Rejim güçleri muhaliflere karşı mayıs başından bu yana sürdürdükleri harekâtlarla güçlerini tüketmiş durumdalar. Ancak yine de çatışmaları sürdürmek istiyorlar ve muhaliflerin kontrolündeki kasabaları yerle bir etme pahasına ağır bombardımanlarla üstünlük kazanmaya çalışıyorlar. 

Öte yandan muhalifler de oldukça bitkin ama teslim olmak istemiyorlar. Cephede silahlı muhalefetin son kalesi İdlib ve çevresinden vazgeçmek istemeyen binlerce eğitimli savaşçı var.

ÖSO’ya bağlı Ceyş El İzza’nın komutanlarından Albay Mustafa Bakkur Al-Monitor’a şunları aktardı: “Rejim ve müttefiki Rusya hilekârlar. Ateşkesi bozacaklarından zaten emindik ve sürekli tetikteydik. Savaşçılarımızı hazırda bekletiyorduk. (...) Suriye rejimi ve Rusya zulmü artırarak, havadan ve karadan bombardımanı yoğunlaştırarak İdlib’i kontrol edebileceklerini zannediyorlar. Bunu zafer olarak görüyorlar. Yalan konuşuyorlar ve dünyanın bahanelerini, yalanlarını yuttuğunu sanıyorlar. Ateşkesi bozup savaşı tekrar başlatma kararı aldıkları düpedüz ortada. Biz de topraklarımızı sonuna kadar savunacağız.”

İdlib'te göç başladı

Rusya ve Suriye'nin İdlib'e yönelik operasyonu devam ederken, siviller kentten göç etmeye başladı.

Suriye'de muhaliflerin kontrolünde bulunan son kent İdlib'e yönelik Esed rejimi ve Rusya savaş uçaklarının düzenlediği hava saldırıları devam ederken, siviller de bölgeden kaçmaya başladı. Eşyalarını kamyonlara yükleyen İdlib halkı, kenti terk ederek güvenli bölgelere doğru hareket etti. Akşam saatlerinden itibaren yaklaşık 180 aile, hava saldırılarına maruz kalmamak için evlerini terk etti. 

Edinilen bilgiye göre, 17 Eylül 2018'den bu yana 945 bin 992 sivil bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. 

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdurrahman, İdlib'in güneydoğu bölgelerindeki yüzlerce köylünün Halep bölgelerine doğru yola çıktığını söyledi. Abdulrahman, “Çarşamba akşam saatlerinden itibaren 180 aile, yani yaklaşık bin kişi yola koyuldu” açıklaması yaptı.