Özgür Özel'in Öcalan-Demirtaş karşılaştırmasına HEDEP’ten sert tepki!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Abdullah Öcalan'dan medet umacağıma Selahattin Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu eleştirmek çok daha izah edilebilir bir şeydir” yönündeki sözlerine HEDEP tepki gösterdi.

Özgür Özel'in Öcalan-Demirtaş karşılaştırmasına HEDEP’ten sert tepki!

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), CHP lideri Özgür Özel’in PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili söylediği sözlere tepki gösterdi.

Özgür Özel, KKTC’de yaptığı açıklamada Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik "Abdullah Öcalan'dan medet umacağıma Selahattin Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu eleştirmek çok daha izah edilebilir bir şeydir. Selahattin Demirtaş bir partinin genel başkanıyken alındı, cezaevine kondu ve birçok hak ihlal kararlarına rağmen hâlâ orada tutuluyor. Oysaki kendisi 40 bin kişinin katili Abdullah Öcalan'la mektup arkadaşlığı yapmaktadır. Ondan mektup alıp, yerel seçimlerde mektup okutturmaktadır" ifadelerini kullanmıştı.

HEDEP Sözcüsü ve Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, Özel'in açıklamasına sosyal medya hesabından cevap verdi.

“Kürtleri kullanıyorsunuz, buna izin vermeyiz”

"Karşılıklı düşmanlarınızı tartarken de Kürtleri kullanıyorsunuz. Buna izin vermeyiz" diyen Doğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bir yandan demokrat, insan haklarına saygılı görünmeye çalışan, öte yandan sorunları kördüğüme çevirmiş olan devlet ezberleriyle statükoya göz kırpan bir lider ‘değişim’ iddiasında gerçekten kararlı mı?

Yıllardır hiçbir hukuk normu gözetilmeden tecritte tutulan Sayın Öcalan hakkında bir şey söylemeden önce onun temel hukuki hakları için kılınızı kıpırdattınız mı? İyi Kürt, kötü Kürt oyunlarınız daha önce çok denendi. Karşılıklı düşmanlarınızı tartarken de Kürtleri kullanıyorsunuz. Buna izin vermeyiz!"

“Gerçek bir muhalefet resmi ideolojinin zehirli diline sığınarak yapılmaz”

HEDEP İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek de sosyal medya hesabından Özgür Özel'in sözlerine yönelik açıklama yaptı. Çiçek şunları yazdı:

"CHP’de değişim iddiası resmi ideolojinin çizdiği sınırlarla belirleniyor. Resmi ideolojinin telkinleri, CHP’nin siyasi omurgasıdır. Sayın Öcalan üzerinde tarihte görülmemiş; anayasa ve uluslararası hukuku hiçe sayan mutlak tecrit haline tek söz etmeden resmi yalanlar ve kara propagandalara sığınmak değişim değil, kendilerine çizilen resmî yoldan devam demektir.

Kirli savaşın üstünü örten resmi yalanları pusulası haline getiren anlayışlar, iktidarın kara propaganda makinesine hizmet etmekten başka bir şeye yaramaz.

Özgür Özel ve yeni yönetim, CHP’yi ‘resmi muhalefet’ten gerçek muhalefete dönüştürmedikçe ‘değişim’ iddiası AKP’nin iktidarı kaybetmesini sağlayamaz. Ancak gerçek bir muhalefet, bu ülkede demokrasiye ve barışa katkı sağlayabilir.

Sayın Öcalan’a uygulanıyor diye mutlak tecride ses çıkarmamak, iktidara anayasanın askıya alınması opsiyonunu sağlamaktan başka bir şeye yaramaz. ‘Anayasaya aykırı ama evet’ demekle, Anayasanın mutlak tecrit ile ihlal edilmesine ses çıkarmamak arasında tek bir fark yoktur. Birincisinde Demirtaş ve Yüksekdağ başta olmak üzere birçok siyasetçi arkadaşımız rehin alındı. İkincisinde ise bu ülkedeki barış umudunu köreltmek isteyen iktidara, muhalefet örtük destek sağlıyor.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi konusunda sokağa çağrı yapan resmî muhalefetin, söz konusu Kürt halkı ve iradesi olunca resmi söyleme sarılmasına ve anayasanın askıya alınmasına hizmet etmesine elbette şaşırmıyoruz. İmralı’da askıya alınan hukuku görmedikçe ve karşısında durmadıkça AYM kararlarının uygulanmamasının ve anayasal düzenin ortadan kaldırılmasının da ortağı oluyorsunuz.

İktidarın değirmenine su taşıyan bu uğursuz rolünüzden sıyrılmadıkça dün olduğu gibi bugün de yarın da değişimin değil statükonun savunucusu olmaya devam edeceksiniz. Bu yüzden resmi muhalefet olmaktan kurtulmadıkça hep kendinize demokrat olacak ve iktidardan hiçbir farkınız kalmayacak.

Gerçek bir muhalefet resmi ideolojinin zehirli diline sığınarak yapılmaz. Bu zehirli dille Sayın Öcalan’ın gündelik polemiklerin konusu yapılmasını net şekilde ret ediyoruz. Varlığını keyfiliğe, özel savaşa ve kumpasçılığa dayamış iktidardan kurtulmanın yolu, başta mutlak tecrit olmak üzere her türlü hukuksuzluğa karşı çıkmaktan geçmektedir."