Buldan: Bu tezkere Kürt düşmanlığı tezkeresidir

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “2023’e kadar parlamentoyu savaş siyasetinin ipoteği altına almaya çalışan tezkerenin adını doğru koyalım ve doğru tartışalım. Bu tezkere Kürt düşmanlığı tezkeresidir” dedi.

Buldan: Bu tezkere Kürt düşmanlığı tezkeresidir

Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Eş Genel Başkanı, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Bu iktidar döneminde mağdur olmayan hiçbir toplumsal kesim kalmamıştır” diyen Buyldan, “Faizsiz ev ya da araba almak isteyen yaklaşık 54 bin yurttaşımız dolandırıcılık sisteminin mağdurlarıdır. Seslerini duyurmak için buradalar. Bütün devlet kurumlarının kapısını çalıyorlar. TMSF’yle görüşüyorlar ama maalesef sonuç alamıyorlar. Paralarının nerede olduğuyla alakalı aylardır herhangi bir açıklama kendilerine yapılmıyor” diye konuştu.

Kadın tutuklulara Kürtçe şarkı nedeniyle ceza verildi”

Buldan, “Kadın katillerinin, tecavüzcülerin serbestçe gezdiği, faillerin sırtının sıvazlandığı bir ülkede, kadınların örgütlü mücadelesine bu saldırılar elbette ilk değildir! Kayyım atamalarından, kadın merkezlerinin kapatılmasına, siyasetçilerimizin gözaltına alınıp tutuklanmasına kadar kadına yönelik baskı ve sindirme politikaları bugün içeride, dışarıda her yerde olanca hızıyla devam etmektedir” ifadelerini kullandı..

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen’in de aralarında olduğu kadın tutuklulara “Kürtçe şarkı söyledikleri ve halay çektikleri için” iletişim ve görüş yasağı cezası verildiğini aktaran Buldan, “Karara yapılan itirazda mahkeme, verilen cezada bir isabetsizlik bulmamış. Kürtçe düşmanlığını isabetli bulan bu yargı zihniyeti, iktidarın Kürt düşmanlığından cesaret almaktadır” dedi.

Pervin Buldan, “Adalet Bakanı'nı da insanlıktan nasibini almamış bu işkence sürüsü karşısında derhal harekete geçmeye ve sorumluları derhal yargı önüne çıkartmaya davet ediyorum. Grubumuz bu işkenceyi soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. HDP olarak cezaevlerindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Her bir ihlalin ve hukuk dışılığın takipçisi olmaya, girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Tutuklular yalnız ve sahipsiz değildir” diye belirtti.

“Bu tezkere iktidarın gidiş tezkeresidir”

Meclis’te bugün görüşülecek olan Kürdistan Bölgesi-Irak ve Rojava-Suriye’deki sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl uzatacak tezkereye ilişkin de konuşan Buldan, şunları kaydetti:

“Halkın gündemi, yoksulluk, işsizlik, geçim derdi ve adaletsizlik iken iktidara bakıyoruz gündemleri yine savaş tezkereleridir. Irak/Suriye Birleşik savaş tezkeresi bugün Genel Kurul'da görüşülecek. Her yıl tezkerenin süresini bir yıl uzatan iktidar, bu kez süreyi 2 yıl uzatmak istiyor. Demek ki İktidar, bir yıl sonra AKP grubunun kalıp kalmayacağından ve Meclis'i toplayamayacağından endişe ettiği için süreyi 2 yıl uzatarak tezkereyi garanti altına almaya çalışmaktadır. Gidici olduklarını kendileri de görmektedir. Bu tezkere iktidarın aynı zamanda gidiş tezkeresidir.

2023’e kadar parlamentoyu savaş siyasetinin ipoteği altına almaya çalışan tezkerenin adını doğru koyalım ve doğru tartışalım. Uluslararası hukuka aykırı olan bu tezkere içeride ve dışarıda çürümüşlük, çözümsüzlük tezkeresidir. Çürümüş yolsuzluk ve rant düzenini ayakta tutma tezkeresidir. İflas etmiş ekonominin, büyük çöküşün üzerini kapatma telaşıdır. Suriye barışını sabote etme, çatışma ve istikrarsızlıktan nemalanma tezkeresidir. Bu tezkere Kürt düşmanlığı tezkeresidir. Suç örgütleri; ÖSO’ya, IŞİD’e, El Nusra’ya nefes aldırma tezkeresidir. Bu tezkere, toplumsal desteğini her geçen gün kaybeden AKP iktidarının aynı zamanda seçim kampanyasıdır.”

“Tezkere yeni insanlık suçlarına zemin hazırlamaktadır”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Suriye halklarına karşı işlemedik suç bırakmayan ve bu suçları Birleşmiş Milletler ve uluslararası izleme örgütlerince de defalarca belgelenen suç gruplarına destek anlamına gelen bu tezkere, yeni insanlık suçlarına zemin oluşturmaktadır. Neymiş? ‘Terör’ koridoruna izin vermeyeceklermiş! Geçin bunları! Geçin diyoruz AKP hükümetine. ‘Koridor’ arıyorsanız, Suriye’nin içini karıştıran ve sizden yüz bulan yapılara bakacaksınız! Onlara Tel Rıfat’ta, Menbiç’te hatta İdlip’te açmaya çalıştığınız alanlara bakacaksınız!” değerlendirmesinde bulundu.

“Bir koridor varsa o da IŞİD terörüydü ve Kobanî halkı bu koridoru da bir daha açılmamak üzere çoktan kapatmıştır. Bu da böyle biline” diyen Buldan, “Kuzey ve Doğu Suriye, halklar arası barışın koridorudur; istikrarın, demokrasinin koridorudur. Bunu böyle bileceksiniz. Oradan Türkiye’ye bırakın saldırıyı ancak barış eli uzanır ki Kuzey Suriye halkı sürekli barış elini uzatmaktadır. Saldırı arıyorsanız İdlip’te askerlere defalarca saldırı düzenlendi. Vekâlet savaşındaki ısrarınız nedeniyle daha geçen yıl 33 asker yaşamını yitirdi. Bu askerlerle ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. O açıklamayı sadece Hatay Valisi'ne yaptıran bir iktidar var. İktidarın gıkının çıkmadığını ve hala o 33 askerle ilgili bir açıklama yapılmadığını hatırlatıyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de şirket açan IŞİD sorumlusuna neden gıkınız çıkmıyor?”

Pervin Buldan, “Yine askerleri yakarak katleden IŞİD’e karşı seslerinin çıktığını gördünüz mü? IŞİD’e karşı seslerinin çıkmadığını görüyoruz. Hatta onların medya sorumlusunun Türkiye’de şirket kurduğu iddialarına karşı  gıkları çıkmadı. Meseleniz illa güvenlik ise bunun yolu Suriye iç barışından geçer. Bunun yolu Suriye’den elinizi bir an önce çekmenizden geçer. El Nusra türevi örgütlere yönelik beklentinizi kesmekten geçer. Çatışmaları durdurmaya yönelik barışçıl politikalar üretmenizden geçer. Acı ve yıkımdan başka bir şey getirmeyen bu yanlış politikadan biran önce vazgeçmenizden geçer” dedi.

“Peş peşe yaptığınız zamlar zulme dönüştü”

“Buradan iktidara sesleniyorum” diyen Buldan, şöyle devam etti:

“Suriye’ye askeri operasyon naraları atarak, içeride yarattığınız büyük ekonomik, toplumsal çöküşün üzerini asla örtemeyeceksiniz. Bakın kötü yönetiminiz yüzünden halk açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten adeta kan ağlamaktadır. Peş peşe yaptığınız zamlar zulme dönüştü. İşçiye, emekçiye, çalışana, emekliye, asgari ücretliye, esnafa, çiftçiye, EYT’liye kaynak yok! Ama talan düzeninizi sürdürmek için yürüttüğünüz savaş politikalarına bütçe var öyle mi?

Bakıyoruz; 2022 yılı bütçesini de savaş bütçesi olarak Meclis’e gönderdiler. Bu bütçe; varlık sebebini savaş politikalarına, Kürt düşmanlığına bağlayan iktidar bütçesidir. Çürümüş düzenin bütçesidir. Halkın bütçesi asla değildir. Bu bütçe aynı zamanda iktidarın son bütçesidir, gidiş bütçesidir. Bunun müjdesini buradan veriyorum. Bakın, Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle TL’yi dolar karşısında mum gibi erittiler.”

TL eriyor, AKP eriyor!”

Şubat ayından bu yana TL’deki değer kaybının yüzde 35’lerde olduğunu belirten Buldan, “Sorumlusu elbette bu iktidardır. Kendisi her gün kaybederken, TL’ye de kaybettiren bir iktidar var karşımızda. Evet, TL eriyor, AKP de eriyor, daha da eriyecek AKP ve biz elbette TL’nin değil sadece AKP’nin erimesi için mücadele yürüteceğiz” dedi.

Buldan, “Buradan kamuoyuna ve toplumun her kesimine sesleniyorum: Bu iktidarın beka, güvenlik, iç düşman, dış düşman gibi yalanlarına sakın inanmayın!  Bunların tek derdi kendi koltuklarının bekasıdır! Her grup toplantısında bunun altını önemle çiziyorum. Bunlar, savaş siyasetini canlı tutarak, yolsuzluğun, vurgunların, yoksulluğun, işsizliğin ve zamların üstünü örtmeye çalışmaktadır” şeklinde konuştu.

Suriye’yi gösterip asıl operasyonu içeride yapacaklar”

“Yoksulluğun da, işsizliğin de en büyük nedeni savaş harcamalarıdır” diyen Buldan, “Bunlar Suriye operasyonunu gösterirken, asıl operasyonu içeride yapacaklar. En büyük zamları yapacaklar! En büyük ekonomik vurgunları yapacaklar! Tezkere, çiftçinin mazotuna yeni zamlar demektir. Elektriğe, gaza, akaryakıta yeni zamlar demektir. Halkın sofrasındaki ekmeğin, zeytinin çalınması demektir. Öğrencinin cep harçlığından daha da kısılması demektir. Tezkere daha fazla yolsuzluk, daha fazla yoksulluk ve işsizlik demektir” yorumunu yaptı.

Pervin Buldan, “2015’ten bu yana Kürt sorununda izledikleri çatışma politikasının ekonomik maliyeti 600 milyar doları bulmuştur. Askeri operasyonların neticesi, halka yönelik ekonomik operasyondur. Devrilen çözüm masasının neticesi, halkın devrilen sofrasıdır. Türkiye halkı bu gerçeğin farkına varmalıdır, çok geç olmadan. Eğer demokratik çözüm olsaydı tüm bu kaynaklar halka gidecekti, halk bu ekonomik çöküşü yaşamayacaktı. Kimse aç ve işsiz kalmayacaktı. Bu nedenle savaş politikalarının karşısında hep birlikte duralım. Hep birlikte savaşa karşı çıkalım! Barışa hep birlikte sahip çıkalım. En büyük barış ittifakını oluşturalım ki, Türkiye’yi bu karanlık döngüden birlikte kurtaralım” ifadelerini kullandı.

“Çözüm yerini parlamento olarak görenler tezkereye hayır demeli”

Muhalefeti kastederek, “Kürt sorununun çözüm yerini parlamento olarak görenler tezkereye hayır demelidir” diyen Buldan, “Tezkereye evet demeniz bu kadim sorunun çözümsüz kalmasına hizmet edecektir. Bundan kaçının! Kürt sorununu 38 yıldır sınır ötesi operasyonlarla çözmeye çalışan akıl, 38 yıldır Türkiye halklarına kaybettirmeye devam etmektedir. Bu yöntemlerle çözüm olmayacağı artık görülmelidir. Bu inkârcı, imhacı ezberden, akıldan kurtulmanın tam zamanıdır” diye ekledi.

“TÜGVA devleti iktidar adına parselleme sistemidir”

Gündemdeki Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tartışmalarına da değinen Buldan, şu ifadeleri kullandı:

“İktidarın tezkerelerle, savaş siyasetiyle ayakta tutmaya çalıştığı bu çürük düzeni Türkiye halklarının iyi tanıması gerekir. TÜGVA nedir?  TÜGVA bir sistemdir. Devleti, kamuyu iktidar adına parselleme sistemidir. Bakın bunlar anayasa, hukuk ve etik kural tanımayan paralel bir sistem kurdular. Bu sistemin nasıl çalıştığını ben size tek tek anlatayım: Sistemin en tepesinde Saray yer almaktadır. TÜGVA, bu sistemin yürütme gücüdür. Kamuya yandaş mı alınacak? TÜGVA üzerinden uygulamaya geçirilmektedir. KHK ile ihraçların yeri mi doldurulacak? TÜGVA görevdedir. Kamu arazisine, KHK ile kapatılan kurumların taşınmazlarına mı çökülecek? TÜGVA anında iş başındadır.

Kamuya üst düzey atama mı yapılacak? Yargıya yandaş hâkim savcı ataması mı yapılacak? Referans TÜGVA’dır. Öğrenci yurtları mı paylaştırılacak? Bu vakıf işin merkezindedir. Saray, tüm kamuyu TÜGVA üzerinden kontrol ve dizayn etmektedir. Bu sistemin bir diğer ayağı paralel kumpas yargısıdır. Siyasi operasyonlar, bu kumpas yargısı eliyle yürütülmektedir. Kobanî Kumpas Davası, HDP’ye açılan kapatma davası, seçilmişlerimize, yöneticilerimize yönelik gözaltı tutuklama operasyonları, vekillerimiz hakkındaki hukuksuz fezlekeler, muhalif kesimlere yönelik soruşturma ve davalar bu paralel yargı üzerinden yürütülmektedir.” 

“Paralel sistemin paramiliter gücü SADAT’tır”

Pervin Buldan, “Tetikçi medya paralel sistemin psikolojik savaş ayağıdır. İtibarsızlaştırmaya yönelik yalan haberler, hedef gösterici, ırkçı nefret söylemi içeren yayınlar bu medya aracılığıyla yapılmaktadır. Sosyal medyadaki trol ordusu da bu yapının bir parçasıdır. Paralel sistemin, paramiliter gücü ve örgütlenme ayağında ise referansı JİTEM olan SADAT gibi yapılar, güvenlik bürokrasisiyle iç içe olan mafyatik yapılar, gruplar bulunmaktadır. Bir hukuk devletinde SADAT gibi suikast ve sabotaj eğitimi faaliyetleriyle anılan bir yapı olabilir mi? Ne yazık ki Türkiye’de böyle bir yapı var ve bu işlevseldir. Geçen hafta grubumuz SADAT faaliyetlerinin araştırılması için Meclis'e grup önerisi verdi ve bu AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Bu yapının gizli kapaklı işleri yoksa neden araştırılmasından korkuyorsunuz? Demek ki bir şeylerin açığa çıkmasından korktukları için önergeyi reddettiler” diye konuştu.

“Erdoğan, ‘Demirtaş’ı çıkaramayacaksınız’ diyerek yargıyı tehdit etmektedir”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Selahattin Demirtaş hakkındaki açıklamalarını hatrlatan Buldan, şunları kaydetti:

“Sürekli kendilerine yeni düşman arayışındalar. Şimdi de hukuku hatırlatan büyükelçileri hedef aldılar. Maksatları, içerideki rejim krizinin üzerini yapay dış krizle örtme çabasıdır. AKP Genel Başkanı'nın, 10 büyükelçiyi hedefine alması Türkiye'deki yönetim sisteminin hukuk devleti olmaktan çıktığının en son örneğidir. Bu sözler aynı zamanda evrensel hukuk düzenine bir karşı çıkıştır. Siyasi iktidarın hukuk sistemi içerisinde kalmayacağının, keyfi yönetim anlayışını ve rehine politikasını sürdürme kararlılığının açık ikrarıdır. AKP Genel Başkanı, “Demirtaş’ı çıkaramayacaksınız” diyerek hem tehdit etmekte hem de yargıya açıkça talimat vermektedir. Hangi yargıya? Tabi ki kurdukları paralel kumpas yargısına. Bu sözler, Demirtaş’ı ve diğer arkadaşlarımızın Saray’ın talimatıyla tutuklandığının en üst düzeydeki itirafıdır. Yetmiyor, Cumhurbaşkanı Demirtaş’ın ailesini ve çocuklarını da hedef almaktadır.”