İran'ın Suriye'deki ömrü ne kadar?

Lübnanlı gazeteci ve yazar Hayrullah Hayrullah El Arap gazetesinde kaleme aldığı yazısında İran'ın Suriye'deki geleceğine yönelir bir ömür biçti.

İran'ın Suriye'deki ömrü ne kadar?

Lübnanlı gazeteci ve yazar Hayrullah Hayrullah El Arap gazetesinde kaleme aldığı yazısında İran'ın Suriye'deki geleceğine yönelir bir ömür biçti.

2011'in bu günlerinde patlak veren halk ayaklanmasının üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra net olarak ortaya çıktı ki, başta Obama yönetimindeki ABD olmak üzere bütün dünyanın Suriyelilere karşı kurulan bir komploda birleştiğinin anlaşıldığını dile getiren Hayrullah, Suriye’deki halk ayaklanmasının, ilk patlak verdiği Mart 2011'den bu yana birkaç aşamadan geçtiğini belirtti ve İran'ın Suriye'deki varlığını ve ne kadar suriye'de kalacağını şu şekilde anlattı:

"Suriye’deki halk ayaklanması, ilk patlak verdiği Mart 2011'den bu yana birkaç aşamadan geçti. Nitekim barışçıl protestolar şeklinde başlayan ayaklanma daha sonra silahlı direnişe evirildi. Bundan sonra da Suriye ve İran rejimlerinin göz yumması ve dolaylı onayı ile terör örgütü IŞID devreye girdi. Eylül 2015 sonlarından itibaren de Rusya doğrudan duruma müdahale etti.

Bu kadar değişken bir sürecin tek değişmeyen durumu ise Beşar Esad'ın şahsıyla irtibatlı olan İran’ın rolü idi. Bu rolü en açık bir şekilde ortaya koyan husus ise Lübnan merkezli “Hizbullah” milislerinin Suriye halkına karşı yürütülen bu savaşta doğrudan yer almasıydı.

Bütün Ortadoğu’da cereyan eden olaylarda İran rejimi ile Suriye rejimi arasında bir ortaklık söz konusu. Dolayısıyla İran Devrim Muhafızları ile Beşar Esad arasındaki organik ilişkinin ve Suriye rejiminin başı ile Hizbullah arasındaki özel ilişkinin açıklaması da burada yatıyor. Bundan dolayı diyoruz ki: Son sekiz yılda tek değişmeyen olgu, İran’ın Suriye'deki rolüdür.

Suriye’de önemli bir diğer aktör olan Rusya ile İran’ın olaylara bakışı arasında önemli bir fark var. İran, Suriye’deki geleceğini tamamen bir şahsa bağlı olarak götürürken Rusya, ülkenin bütün bileşenlerini ve başta ordu olmak üzere ayakta kalan devlet kurumlarını da hesaba katıyor. Rusya, artık Beşar Esad ve rejiminin geleceğinin olmadığının farkında. Moskova’nın yeni bir anayasada ısrar etmesini ve Esad sonrası dönem için ABD, Arap ülkeleri, İsrail ve Türkiye ile genel hatlarda bir uzlaşmaya varma çabalarını bununla açıklayabiliriz.

Aslında Esad’ın kendisi de Şam'daki günlerinin sayılı olduğunun ve siyasi bir geleceğinin artık olmadığının farkında. Öyle olmasaydı, Moskova'nın arkasından dolanıp Tahran'a gitmez ve İranlı şirketler ile Suriye'nin yeniden inşası için anlaşmalar imzalamazdı. Ancak Amerika’nın uyguladığı yaptırımlardan dolayı ciddi sıkıntılar yaşayan İran'ın, Suriye'nin yeniden inşasına katılabileceği düşünmek için başka bir gezegende yaşamak lazım. Farz edelim ki Suriye'nin yeniden inşası için yaklaşık 500 milyar dolara mal olacak bir program var. Para nereden gelecek? Dünyada İran şirketlerinin, Suriye'de yeniden yapılanma işlerini yürütmesi için para harcamak isteyen ülke var mı? İnsanlar, çoğunluğu Devrim Muhafızları’na bağlı olan İran şirketlerinin çıkarları için Suriye'de milyarlarca dolar harcayacak kadar aptal mı?

Mantık, Suriye ayaklanmasının dokuzuncu yılının İran'ın Suriye'yi terk ettiği yıl olduğunu söylüyor. İran'ın Suriye'de bir geleceği yok. Zira Suriye halkında, mezhepsel saiklerle varlığını sürdürmeye çalışan İran’a karşı ciddi bir nefret var. Bir kere bu, fıtrata ve mantığa ters bir şey. Daha açık bir ifadeyle, Suriye’de halkın çoğunluğu Sünni. Dolayısıyla İran milisleri ve onlara bağlı çalışan Hizbullah ne yaparsa yapsın bu gerçekle karşı karşıya gelecekler. İran bu gerçeği değiştirmek için mezhepsel anlamda bir hayli çaba sarf ettiyse de başaramadı ve Sünni çoğunluğu bastıramadı. İran, çoğunluğu Şii olan Irak’ta bile çok da hoş karşılanmazken, onun, çoğunluğu Sünni olan Suriye’de kabul görmesi bir hayli zor görünüyor.

İran, ABD ve İsrail ile Suriye'deki varlığı hakkında bir anlaşmaya yapabilir mi?

Bana göre İran, Amerikalıların belirlediği 12 şartın tümünü kabul etmeden böyle bir anlaşmanın gerçekleşmesi mümkün değil. Amerika ve İsrail'le böyle bir anlaşmaya varabilecek olan tek ülke, Rusya’dır. Nitekim Rusya, Suriye kartını pazarlamaya başladı bile. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un, Körfez turu da bu hedefe matuftur."