Putin'den Erdoğan'a Kobane sözü

Ahval'de "Putin, İdlib'in karşılığında Erdoğan'a Kobane sözü mü verdi?" başlığıyla bir yazı kaleme alan Delil Zilan, İdlib’de yenileceğini bilen Erdoğan’ın iki hafta önce Putin’in Erdoğan’ın İdlib’i temizlemesi karşılığında Kürt halkının sembol kenti Kobane’ye saldırmasına izin verdiği şeklinde bir anlaşma yapıldığı bilgisinin sızdığını ileri sürdü.

Putin'den Erdoğan'a Kobane sözü

Ahval'de "Putin, İdlib'in karşılığında Erdoğan'a Kobane sözü mü verdi?" başlığıyla bir yazı kaleme alan Delil Zilan, İdlib’de yenileceğini bilen Erdoğan’ın iki hafta önce Putin’in Erdoğan’ın İdlib’i temizlemesi karşılığında Kürt halkının sembol kenti Kobane’ye saldırmasına izin verdiği şeklinde bir anlaşma yapıldığı bilgisinin sızdığını ileri sürdü.

Yaralarını yeni yeni sarmaya çalışan Kürtler, Araplar, Süryaniler ve Ermenilerin Türkiye'nin gerçekleştirdiği saldırılarla tekrar yokluğa, açlığa ve ölüme terk edildiğini dile getiren Zilan'ın yazısının Kürtlerin durumunu sorgulayan bölümü şöyle:

Son dokuz yıl içinde üç savaş yaşayan Serêkaniye halkı özerk yönetimin kısıtlı imkanlarıyla açtıkları çadır kentlerde, kendi evlerinde birkaç kilometre uzakta göçmen hayatına mecbur bırakıldılar. Binlerce yıllık topraklarına, evlerine ise, Erdoğan’ın çeteleri yerleştirildi. Üstüne üstlük, Serêkaniyê sanki Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir şehriymiş gibi kaymakam dahi atandı.

Erdoğan’ın işgal ettiği bir diğer kent ise Gîrê Sipi’dir. Gırê Sıpi’de de durum farklı değil. Dünyadan izole edilmiş durumda olan kentte, işgal saldırılarından dolayı göç eden etmiş, kalanlar ise kent içine sıkışmış bir hayata mahkûm edildi. İşgal altında mahsur kalmış on binlerce kişi su, elektrik ve zorunlu temel yaşam ihtiyaçlarını dahi temin edemez durumdalar. Halkın kentten çıkışları yasak, bu yüzden bir nevi rehine halindeler. Kaçak yollarla Kobane ve Eyn İsa gibi kentlere giderek çoluk çocuğunun temel yaşam ihtiyaçlarını temin etmeye çalışanlar ise Erdoğan’a bağlı gruplar tarafından acımasızca katlediliyor.

Bir diğer garabet ise seyahat özgürlüğünün yasaklanması. Eyn İsa-Tıltemir arasındaki bölümde M4 yolunu halk kullanamıyor, çünkü bu yolda seyahat etmeleri yasak. Bu yol, Erdoğan’a bağlı grupların işgali altında.

Özelikle ABD ve Türkiye arasında yapılan ateşkes bölgede hiç uygulanmadı ve her gün Türk ordusu ve SMO işgal saldırılarını genişletmek için saldırlar düzenliyor. Ateşkes denilen anlaşma sonrasında, onlarca çocuk katledildi, onbinlerce sivil yerinden-yurdundan oldu ve sığınacak yer bulamayacak duruma getirildi.    

İdlip’de ise kendini kalıcılaştırmayı planlayan Erdoğan’ın planı tutmadı. Son birkaç haftadır Rus ve Suriye ordusu havadan ve karadan geniş çaplı operasyonlar başlattı. Erdoğan’ın işgal etiği İdlib, Rus destekli Suriye ordusu tarafından kuşatmaya alınmaya çalışılıyor. 

Türk devleti Suriye’nin işgalinde kendisine bağlı radikal cihatçı örgütleri aktif olarak kullandı. Hatta bu örgütler, işgalin gerçekleşmesinde belirleyici aktör konumundaydılar. IŞİD-EL Nusra, Ehrar El Şam ve daha onlarca irili ufaklı suç şebekesi, Türkiye’nin Suriye işgalinde kullanıldığı gibi, şu anda da İdlib’den Serêkaniyê’ye kadarki alanda kullanılmaya devam ediyor.

  

Ancak İdlib işgalinin, dünyadaki ‘terör örgütleri’ listesinde bulunan El Nusra’nın başını çektiği diğer örgütler olmadan sürdürülebilmesi olanaksızdır. Keza aynı şey Efrin, Gire Spi ve Serêkaniyê için de geçerlidir. 

Suriye ordusunun İdlib’de başlatmış olduğu operasyonda, TSK-El Nusra çeteleri oldukça zorlamış görünüyor. Karşı atak yapamıyorlar ve giderek mevzi kaybediyorlar.  Merrat Numan ilçesi geçen hafta Suriye ordusunun eline geçti, TSK ve ona bağlı çete grupları adeta kuşatmaya alınmış durumda. İdlib’de yaşanan yoğun savaştan dolayı sivil insanlar Türk sınırına dayandı, Erdoğan’ın bu işgal politikaları yüzünden Türkiye’yi yeni bir göç dalgası bekliyor.

İdlib’de yenileceğini bilen Erdoğan’ın iki hafta önce Putin’le bir anlaşma yaptığı bilgisi sızdırıldı. Bu bilgi; Putin’in Erdoğan’ın İdlib’i temizlemesi karşılığında Kürt halkının sembol kenti Kobane’ye saldırmasına izin verdiği şeklindeydi.

Putin bununla ne yapmaya çalışıyor ya da kafasında kurguladığı plan ne? Görünen o ki, önce Kürtlerin denetimindeki alanları Erdoğan’a bırakacak, ardından Suriye rejimi eliyle Erdoğan’dan geri alacak. Eğer gerçekten plan bu ise, bu Putin’e hem Kürtleri hem de kademeli olarak Türk devletini saf dışı etme olanağı vermiş olacak. 

Ancak Putin dünya halkları tarafından büyük sempati ve destek bulmuş, bölgede hiçbir zaman olmadığı kadar etkili duruma gelmiş Kürtleri karşısına almayı tercih etmeyecektir. En önemlisi Putin, işgalle iştahı kabaran Erdoğan’ı bir sopa olarak her yerde kullanıyor. Kurguladığı bu planın ne kadar tutacağını ise zaman gösterecek.

Sahadaki gelişmelere bakıldığında İdlib meselesi daha da karmaşık bir hal alacak. Rusya’nın Suriye’den sonra Libya’da Türkiye ile karşı karşıya gelmesi de işleri içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Yeni yılda Erdoğan-Putin buluşmasından bir şey çıkmayacaktır. Pazarlığın ana konusu Kürtlerdir. Erdoğan Kürt meselesinden istediğini alırsa, sorunsuz İdlib’i Putin’e teslim eder. Ancak bunun Suriye için bir çözüm olmayacağı açıktır. 

Suriye sahasında 2020 yılının ilk aylarında yeni gelişmelerin yaşanacağı herkesin kabul ettiği bir gerçek. İdlib’deki gelişmeleri ise, NATO’dan bağımsız ele almak yanıltıcıdır.

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz...