IŞİD sonrası yeni dönem: Yeni IŞİD'lerin doğuşu

Hediye Levent "IŞİD'in Kadınları" başlığıyla Evrensel'de yayınlanan yazısında Bağuz'dan tahliye edilen IŞİD'li kadınların muhabirlerle etkileşimleri ve mülteci kamplarında şahit oldukları dahil birçok göstergenin birkaç yıl içinde yeni IŞİD’lerin doğuşuna şahit olacağımıza işaret ettiğini dile getirdi.

IŞİD sonrası yeni dönem: Yeni IŞİD'lerin doğuşu

Hediye Levent "IŞİD'in Kadınları" başlığıyla Evrensel'de yayınlanan yazısında Bağuz'dan tahliye edilen IŞİD'li kadınların muhabirlerle etkileşimleri ve mülteci kamplarında şahit oldukları dahil birçok göstergenin birkaç yıl içinde yeni IŞİD’lerin doğuşuna şahit olacağımıza işaret ettiğini dile getirdi.

Hediye Levent'in yazısının ilgili bölümü:

Görüntüler Suriye’nin Bağuz kasabasından. Suriye Demokratik Güçlerinin (DSG) ele geçirdiği IŞİD kadınları muhabirlere tepkili. Kameraya toprak savurup “Biz İslam Devleti’nin kadınları” diye başlayan sözlerle bağırıyorlar. Sonrasında yıllardır izlediğimiz IŞİD videolarından aşina olduğumuz tekbirler ve birkaç slogan...

......

IŞİD’in “İnsanlığa karşı suç işlediği”, “İnsanlığa tehdit olduğu” söylemleri geride kalmaya başladı. Bu söylemler üzerinden Suriye ve Irak sahasına dahil olan ülkelerin ülkelerine geri dönen IŞİD militanlarını yargılayıp yargılamayacakları bile belirsiz. En azından kameralara “Ülkeme geri dönmek istiyorum” diye konuşan IŞİD militanlarının böyle bir korku içinde olmadıkları anlaşılıyor. Mesela Bağuz’da yakalanan IŞİD militanı bir Türk “Önceden ticaret yapardım. Telefon satardım. Eski işime dönmek istiyorum” diyebiliyor. Sefter Taş ve Fethi Şahin’i diri diri yakan örgütün militanı değilmiş de bir süre serserilik yapıp “Artık toparlanmam lazım” diyen sıradan insan gibi konuşabiliyor.

Bir de Bağuz’dan gelen görüntülere sosyal medyada Türkçe, İngilizce ve Arapça destek yorumlarına göz atmak lazım. IŞİD militanlarının açıkça “Pişman değilim” sözlerine ek olarak o yorumlar bile başlı başına örgütün sadece örgütsel olarak çöktüğünü, zihniyetinin hâlâ sağlam ve gayet köklü olduğunu ortaya koymaya yetiyor.

Konuyu iyice dağıtmadan biz IŞİD’in kadınları meselesine dönelim ve yazıyı sorularla bitirelim en iyisi. Çünkü IŞİD sonrası, etkilerini belki yıllarca hissedeceğimiz yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Gerçi mülteci kamplarında şahit olduklarım dahil birçok gösterge birkaç yıl içinde yeni IŞİD’lerin doğuşuna şahit olacağımıza işaret ediyor. Köklü ve çok boyutlu, yıllara yayılacak tedbirler alınmadan bu sorunun kökten çözülmesi şimdilik imkansız görünüyor. Böylesi tedbirler de henüz ufukta görünmüyor. Yine cevapsız sorularla tedirgin bir şekilde bekleyip göreceğiz;

- IŞİD militanı olan veya IŞİD içinde yer alan kadınların bir kısmı o zihniyetteki ailelerde doğup büyüyenlerden oluşuyor. Aslında bu kadınların pek de seçme şansları olmadığını belirtmek gerek ancak IŞİD’ci kadınlara ilişkin “katılmak zorundaydı veya isteyerek katıldı” gibi ayrımlar yapılacak mı?

- Suriyeli ve Iraklı IŞİD militanları için yargı süreçleri var ancak diğer ülkelerden IŞİD’e katılan militanlar için bütün ülkelerde adil yargılama süreçleri hayata geçirilecek mi? 

- Avrupa dahil dünyanın birçok ülkesinden IŞİD militanı Irak ve Suriye’de tutuklu durumda. Vatandaşı oldukları ülkeler bu militanları geri alacak mı? 

- Milyonlarca insanın hayatını doğrudan veya dolaylı olarak harap eden bir örgütün militanları yargılanmayacaksa mağdurlar mağduriyetleri ile susup oturacaklar mı?

- Binlerce IŞİD militanı kadın ülkesine/evine geri döndüğünde rehabilitasyon programlarına tabi tutulacaklar mı? Yoksa kendi hallerine mi bırakılacaklar?

- Irak ve Suriye gibi IŞİD’ci ile IŞİD mağdurlarının yan yana yaşamak zorunda olduğu yerlerde insanların “Adalet yoksa kendim sağlarım” deyip girişecekleri eylemlere nasıl engel olunacak? Geçtiğimiz aylarda basında yer alan bir haber bu durumun sadece Irak ve Suriye’de yaşanmayabileceğini de ortaya koyuyor. Haberde IŞİD’den kurtarılan bir Êzidî kadının Almanya’da militanlardan biri ile karşılaştığı ve kadının Almanya’yı terk ettiği aktarılıyordu. Çok sayıda IŞİD militanının sivillerin arasına karışıp dünyanın farklı ülkelerine dağıldığı ve bir kısmının mültecilik veya vatandaşlık gibi haklar da edindiği biliniyor.

- Şemime Begüm olayının belirginleştirdiği “İnsan hakları nerede başlar? İfade özgürlüğünün sınırları nedir?” soruları enine boyuna tartışmaya açılacak mı? 

- Yine binlerce IŞİD’ci kadın, eşi/eşleri öldürüldüğü için yalnız kaldı. Bu kadınların çocuklarına ne olacak? Mesela kimlik kartı alabilecekler mi? Hangi şartlarda büyüyecekler? IŞİD militanı kadınlar Türkiye’ye çocukları ile döndüklerinde ne olacak?